filaḵ ~ فِلَقٌ

Kamus-ı Muhit - فلق maddesi

فِلَقٌ [filaḵ] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) Neysâbûr kazâsında bir karye adıdır.

اَلْفَلْقُ [el-felḵ] (خَلْقٌ [ḣalḵ] vezninde) Yarmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَلَقَ الشَّيْءَ فَلْقًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا شَقَّهُ Ve

فَلْقٌ [felḵ] Yarığa ve çatlağa denir; cemʹi فُلُوقٌ [fulûḵ]tur; yukâlu: فِي رِجْلِهِ فُلُوقٌ أَيْ شُقُوقٌ Ve kireç makûlesine vurulmuş derinin tüyünü yolmak maʹnâsınadır; yukâlu: فَلَقَ صُوفَ الْجِلْدِ إِذَا نَزَعَهُ Niteki مَرْقٌ [merḵ] dahi bu maʹnâyadır.

اَلْفِلْقُ [el-filḵ] (fâ’nın kesri ve fethiyle) Ağzın şıkkına yaʹnî bir köşesine denir; tekûlu: كَلَّمَنَي مِنْ فِلْقِ فِيهِ أَيْ مِنْ شِقِّهِ Yaʹnî “Bana yarım ağız söyledi.” Ve

فِلْقٌ [filḵ] Âfet ve dâhiyeye ıtlâk olunur. Ve Yemâme’de bir karye adıdır. Ve taʹaccüb olunacak emr-i ʹacîbe denir; yukâlu: يَأْتِي بِالْفِلْقِ أَيْ بِالْأَمْرِ الْعَجَبِ Ve yarı bölünmüş ağacın bir nısfından düzülmüş yaya denir. Ve iki bölünen çubuğun her şıkkına فِلْقٌ [filḵ] ıtlâk olunur.

اَلْفَلَقُ [el-felaḵ] (fethateynle) Subh ve bâm-dâd maʹnâsınadır yâhûd ʹamûd-ı subhtan münşakk olan yaʹnî ʹamûd şeklinde mümtedd olan aydından ve ziyâdan ʹibârettir yâhûd fecr maʹnâsınadır ki sabâh yeri ağarıp açılmaktan ʹibârettir; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ﴾ أَيِ الصُّبْحِ أَوْ مَا انْفَلَقَ مِنْ عَمُودِهِ أَوِ الْفَجْرُ Ve baʹzılar bunu mecmûʹ-ı mahlûk ile tefsîr eylediler. Ve ʹinde’l-baʹz murâd cehennemdir yâhûd cehennemde bir çâhın adıdır. Ve

فَلَقٌ [felaḵ] İki tepe beyninde vâkiʹ alçak oturaklı düz yere denir; cemʹi فُلْقَانٌ [fulḵân] gelir fâ’nın zammıyla. ʹAlâ-kavlin iki kumluk tepe beyninde vâkiʹ düz ve açık meydâna denir. Ve tomruğa denir ki zindânda mücrim ayağına vururlar; yukâlu: مَاتَ اللِّصُّ فِي الْفَلَقِ أَيْ فِي مَقْطَرَةِ السَّجَّانِ Mekteb hâcelerinin falakaları bundandır ki فَلَقٌ [felaḵ] müfredidir. Ve çanak dibinde kalan süt bakiyyesine denir; ve minhu yukâlu tahkîren: يَا ابْنَ شَارِبِ الْفَلَقِ وَهُوَ مَا بَقِيَ مِنَ اللَّبَنِ فِي أَسْفَلِ الْقَدَحِ Ve ekşiyip kesilmiş süte denir. Ve Yemen’de ʹAšamp;šamp;er nâhiyesinde bir karye adıdır.

Vankulu Lugatı - فلق maddesi

اَلْفَلْقُ [el-felḵ] (fâ’nın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Yarmak, şakk maʹnâsına; yukâlu: فَلَقْتُ الشَّيْءَ فَلْقًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا شَقَقْتَهُ Ve

فَلْقٌ [felḵ] Ağız köşesine dahi derler; yukâlu: كَلَّمَنِي مِنْ فَلْقِ فِيهِ

اَلْمُفْلِقُ [el-mufliḵ] (mîm’in zammı ve lâm’ın kesriyle) Emr-i ʹacîb getiren kimse; yukâlu: شَاعِرٌ مُفْلِقٌ إِذَا جَاءَ بِالْفِلْقِ Ve

فِلْقٌ [filḵ] Ağaç budağına dahi derler ki iki yarıp iki yay edeler ki her pâresine فِلْقٌ [filḵ] derler.

اَلْفَلَقُ [el-felaḵ] (fethateynle) Subh maʹnâsına; yukâlu: فَلَقَ الصُّبْحَ فَالِقُهُ أَيْ خَالِقُهُ Ve ammâ Bârî taʹâlânın ﴿قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ﴾ (الفلق، 1) dediği kavli baʹzılar eyitti: فَلَقٌ [felaḵ] subh maʹnâsınadır.Baʹzılar eyitti: فَلَقٌ [felaḵ] mecmûʹ-ı halk maʹnâsınadır. Ve

فَلَقٌ [felaḵ] Şol alçak yere dahi derler ki iki tepenin arasında ola.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı