قَرَّابٌ [Ḵarrâb] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Ebû ʹAlî Muḩammed b. Muḩammed el-Herevî el-Muḵrî lakabıdır. Ve muhaddisînden bir cemâʹatin lakablarıdır.
اَلْقُرَابُ [el-ḵurâb] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) ve
اَلْقُرَابَةُ [el-ḵurâbet] (hâ’yla) Zikr olunan قِرَابٌ [ḵirâb] gibi bir şey΄in endâzesine ve mikdârına karîb olan nesneye denir; yukâlu: هَذَا قِرَابُهُ بِالْكَسْرِ وَقُرَابُهُ وَقُرَابَتُهُ أَيْ قَارَبُ قَدْرَهُ Ve
قُرَابٌ [Ḵurâb] غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Yemen’de bir dağın adıdır. Ve
قُرَابَةٌ [ḵarâbet] (hâ’yla) قَرِيبٌ [ḵarîb] maʹnâsınadır; tekûlu: مَا هُوَ بِشَبِيهِكَ وَلاَ بِقُرَابَةٍ مِنْكَ أَيْ بِقَرِيبٍ Maʹnâ-yı mezkûrdan farkı ihfâdır. Ve
قُرَابٌ [ḵurâb] ve قُرَابَةُ الْمُؤْمِنِ [ḵurâbetu’l-mu΄min] Ferâsetlerinden ʹibârettir. Mü΄ellif bununla işbu: “إِتَّقُوا قُرَابَ الْمُؤْمِنِ” وَرُوِيَ “قُرَابَةَ الْمُؤْمِنِ فَإِنَّهُ يَنْظُرُ بِنُورِ اللهِ” hadîsine işâret eylemiştir ki murâd mü΄minin ferâsetidir ki ʹilm ve tahkîke karîb zann-ı musîblerinden ʹibârettir.
اَلْقِرَابُ [el-ḵirâb] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Kılıcın kınına denir, غِمْدٌ [ġimd] maʹnâsına; ʹalâ-kavlin kılıcın şol gılâfına denir ki kınıyla ve bağıyla onun içine vazʹ ederler, tanbûra gılâfı gibi olur, ʹArablar deriden yaparlar ve ona جَفْنُ الْغِمْدِ [cefnu’l-ġimd] dahi derler. Ve
قِرَابٌ [ḵirâb] Bir nesnenin mikdârına karîb olan şey΄e denir; yukâlu: هُوَ قِرَابُهُ أَيْ مَا قَارَبَ قَدْرَهُ Ve tekûlu: مَعَهُ أَلْفُ دِرْهَمٍ أَوْ قِرَابُهُ Ve
قِرَابٌ [ḵirâb] Cimâʹ eylemek için hatunun ayaklarını yukarı kaldırmağa denir, مُقَارَبَةٌ [muḵârebet] gibi, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلْقَرِبُ [el-ḵarib] (ḵâf’ın fethi ve râ’nın kesriyle) Kılıcı kınına komak; yukâlu: قَرَبْتُ السَّيْفَ إِذَا جَعَلْتَهُ فِي الْقِرَابِ Ve
قِرَابٌ [ḵirâb] Kılıç kınına derler, nitekim ʹan-karîb gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı