Ḵusṯ ~ قُسْطٌ

Kamus-ı Muhit - قسط maddesi

قُسْطٌ [Ḵusṯ] (ḵâf’ın zammıyla) İsmâʹîl b. Ḵusṯanṯîn nâm mukrî lakabıdır ki Mekkiyyü’l-asl idi.

اَلْقِسْطُ [el-ḵisṯ] (ḵâf’ın kesriyle) ʹAdl ve dâd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: قَسَطَ الْحَاكِمُ قِسْطًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا عَدَلَ Ve

قِسْطٌ [ḵisṯ] عَدْلٌ [ʹadl] kelimesi gibi mübâlagaten vasf-bi’l-masdar olarak istiʹmâl olunur; müfred ve cemʹi müsâvî olur; yukâlu: رَجُلٌ قِسْطٌ وِرِجَالٌ قِسْطٌ وَمِيزَانٌ قِسْطٌ وَمَوَازِينُ قِسْطٌ Ve

قِسْطٌ [ḵisṯ] Hisse ve nasîb maʹnâsınadır; yukâlu: وَفَّاهُ قِسْطَهُ أَيْ حِصَّتَهُ وَنَصِيبَهُ Ve

قِسْطٌ [ḵisṯ] Bir gûne ölçeğe denir ki nısf-ı sâʹ alır ve baʹzen onunla âbdest alınır. Ve minhu’l-hadîsu: “إِنَّ النِّسَاءَ مِنْ أَسْفَهِ السُّفَهَاءِ إِلاَّ صَاحِبَةَ الْقِسْطِ وَالسِّرَاجِ” كَأَنَّهُ أَرَادَ الَّتِي تَخْدُمُ بَعْلَهَا وَتُوَضِّئُهُ وَتَزْدَهِرُ بِمِيضَأَتِهِ وَتَقُومُ عَلَى رَأْسِهِ بِالسِّرَاجِ Hâsıl-ı maʹnâ budur ki “Tahkîk nisvân tâ΄ifesi süfehânın ziyâdesiyle sefîh olanlarındandır, lâkin zevcleri âbdest aldıkları vaktte ellerine âbdest suyu koyup ve ibrîk ve mataralarını hıfz edip ve gece vakti taşra çıktıkta aydınlık için başları üzere çerâg tutmak gibi hizmetlerine mübâderet ve müdâvemet eden hatun değildir. Ve

قِسْطٌ [ḵisṯ] Mikdâr maʹnâsınadır; yukâlu: قِسْطُهُ كَذَا أَيْ مِقْدَارُهُ Ve rızk ve rûzî maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: يَأْتِيهِ قِسْطُهُ الْمَقْسُومُ أَيْ رِزْقُهُ Ve teraziye denir, mîzân maʹnâsına. Ve bardağa denir; tekûlu; شَرِبْتُ مِنَ الْقِسْطِ أَيِ الْكُوزِ

Vankulu Lugatı - قسط maddesi

اَلْقِسْطُ [el-ḵisṯ] (ḵâf’ın kesri ve sîn’in sükûnuyla) ʹAdl maʹnâsınadır. Ve

قِسْطٌ [ḵisṯ] Şol kîleye derler ki o nısf-ı sâʹdır. Ve

قِسْطٌ [ḵisṯ] Hisse ve nasîb maʹnâsına dahi gelir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı