اَلْأَتْلُ [el-etl] (hemzenin fethi ve tâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْأَتْلَانُ [el-etlân] ve
اَلْأَتَلَالُ [el-etelâl] (fetehâtla) Öfke ve dargınlıkla adımları sık sık atarak arkun arkun yürümek maʹnâsınadır ki bir nesne zımnında gazab-nâk olan kimse öylece yürüyüp gider; yukâlu: أَتَلَ الرَّجُلُ أَتْلًا وَأَتَلَانًا وَأَتَلَالًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَارَبَ الْخَطْوَ فِي غَضَبٍ Ve taʹâmdan tulum gibi dopdolu olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَلَ مِنَ الطَّعَامِ إِذَا امْتَلَأَ
اَلْأَتَلَانُ [el-etelân] (fethateynle) Yürürken adımın hurde atmak, gazab-nâk olan kimse yürümesi gibi; yukâlu: أَتَلَ الرَّجُلُ يَأْتِلُ أَتَلَانًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı