اَلْأَتُونُ [el-etûn] Külhana denir, niteki “أ،ت،ن” mâddesinde zikr olundu.
اَلْأَتُّونُ [el-ettûn] (تَنُّورٌ [tennûr] vezninde ve baʹzen muhaffef olur) Ekmekçi ve kireççi makûlesinin fırınlarına ve hammâm külhanına denir; cemʹi أُتْنٌ [utn] gelir ki hemzenin zammıyla ve أَتَاتِينُ [etâtîn] gelir ki müşeddedenin cemʹidir.
اَلْأَتْنُ [el-etn] (hemzenin fethi ve tâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْأُتُونُ [el-utûn] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir yerde sâbit ve mukîm olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَتَنَ بِالْمَكَانِ أَتْنًا وَأُتُونًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا أَقَامَ وَثَبَتَ
اَلْأَتُّونُ [el-ettûn] (hemzenin fethiyle ve tâ’nın zammı ve teşdîdiyle) Şol maʹhûd âteş yaktıkları çukurdur ki ekmekçiler onda ekmek pişirirler ve kireççiler kireci yakar.Ve ʹâmme bunu tahfîf ederler.
اَلْأُتُونُ [el-utûn] (zammeteynle) Kezâlik ikâmet etmek; yukâlu: أَتَنَ بِالْمَكَانِ أُتُنًا وَأُتُونًا إِذَا أَقَامَ بِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı