el-efer ~ اَلْأَفَرُ

Kamus-ı Muhit - الأفر maddesi

اَلْأَفَرُ [el-efer] (fethateynle) Bu dahi bir nesne şiddetle kaynamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفِرَ الْحَرُّ وَالْقِدْرُ أَفْرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَدَّ غَلَيَانُهُمَا Ve deve bî-tâb olup zebûnluktan sonra vücûd bulup neşât-mend olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفِرَ الْبَعِيرُ إِذَا سَمِنَ وَنَشِطَ بَعْدَ الْجَهْدِ

اَلْأَفْرُ [el-efr] (hemzenin fethi ve fâ’nın sükûnuyla) ve

اَلْأُفُورُ [el-ufûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Seğirtmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفَرَ الرَّجُلُ أَفْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا عَدَا Ve âhû gibi cünbüş ve neşâtından sıçrayıp kalkımak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفَرَ الشَّاطِرُ إِذَا وَثَبَ Ve bir nesne şiddetle kaynamak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفَرَ الْحَرُّ وَالْقِدْرُ إِذَا اشْتَدَّ غَلَيَانُهُمَا Ve deve kısmı zebûn ve bî-tâb olduktan sonra semirip neşât-mend olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفَرَ الْبَعِيرُ إِذَا نَشِطَ وَسَمِنَ بَعْدَ الْجَهْدِ Ve hizmette cüst ve çabuk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفَرَ الْغُلاَمُ إِذَا خَفَّ فِي الْخِدْمَةِ Ve tard eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: أَفَرَ إِذَا طَرَدَ Şârih der ki gerçi cümle nüshalarda طَرَدَ ʹunvânıyla müfesserdir, lâkin tahrîftir, savâb olan بَطَرَ ʹibâretiyle olmaktır, niteki ümmehât-ı sâ΄irede bu resme mersûmdur.

Vankulu Lugatı - الأفر maddesi

اَلْأَفْرُ [el-efr] (hemzenin fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Deve zahmet çekip arıkladıktan sonra semirmek; yukâlu: أَفِرَ الْبَعِيرَ يَأْفَرُ أَفْرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı