اَلْبَرَازُ [el-berâz] (سَحَابٌ [seḩâb] vezninde) Açık sahrâya denir ki yazı taʹbîr olunur; yukâlu: خَرَجَ اِلَى الْبَرَازِ أَيِ الْفَضَاءِ
اَلْمُبَارَزَةُ [el-mubârezet] (مُفَاعَلَةٌ [mufâʹalet] vezninde) ve
اَلْبِرَازُ [el-birâz] (قِتَالٌ [ḵitâl] vezninde) Uğraş için taburdan hasma karşı meydâna çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَارَزَ الْقِرْنَ مُبَارَزَةً وَبِرَازًا إِذَا بَرَزَ إِلَيْهِ يَعْنِي فِي الْحَرْبِ
اَلْبَرَازُ [el-berâz] (bâ’nın fethiyle) Fezâ-yı vâsiʹ maʹnâsına. Ferrâ eyitti: بَرَازٌ [berâz] şol yer ki onda kuytulanacak nesne yoktur, gerek eşcâr kısmından ve gerek ahcâr kısmından gerek gayrıdan.
اَلْبِرَازُ [el-birâz] (bâ’nın kesriyle) Leşker safından taşra çıkmak muhârebe için. Ve
بِرَازٌ [birâz] Gıdâdan miʹdede kalan ثُفْلٌ [šamp;ufl]e yaʹnî fazalâta dahi derler, غَائِطٌ [ġâ΄iṯ] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı