el-berm ~ اَلْبَرْمُ

Kamus-ı Muhit - البرم maddesi

اَلْبَرْمُ [el-berm] (bâ’nın fethiyle) Bu dahi bir işi muhkem ve metîn eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَرَمَ الْأَمْرَ بَرْمًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا أَحْكَمَهُ Ve bir kimse bir mâdde zımnında serd edecek delîl ve burhân îrâdına kasd ve niyyet eylemişken ihzârından ʹâciz olmak maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki ondan melâlet terk eylemiş gibi olur; yukâlu: بَرِمَ بِحُجَّتِهِ بَرْمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا نَوَاهَا فَلَمْ تَحْضُرْهُ

اَلْبَرَمُ [el-berem] (fethateynle) Şol le΄îm kimseye denir ki buhl ve le΄âmetinden kumarcılar ile berâber kumara girmez ola; yukâlu: رَجُلٌ بَرَمٌ أَيْ لَا يَدْخُلُ مَعَ الْقَوْمِ فِي الْمَيْسِرِ بُخْلًاVe minhu’l-meselu: “أَبَرَمَا قَرُونًا” أَيْ ثَقِيلٌ وَيَأْكُلُ مَعَ ذَلِكَ تَمْرَتَيْنِ تَمْرَتَيْنِ Yaʹnî “Dâhil-i meclis olmayıp sakîl ve nâ-tırâş olduğundan başka hurmâyı ikişer ikişer mi ekl eder?” Ve بَرَمٌ [berem] kelimesinin cemʹi أَبْرَامٌ [ebrâm] gelir. Ve

بَرَمٌ [berem] Masdar olur, bir nesneden bıkıp usanmak maʹnâsına; yukâlu: بَرِمَ بِهِ بَرَمًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا سَئِمَ وَضَجِرَ Ve

بَرَمٌ [berem] İri meşe ağacının yemişine denir. Ve henüz darı başı kadar olmuş hurde üzüm koruğuna denir; yukâlu: بَدَا الْبَرَمُ أَيْ حَبُّ الْعِنَبِ إِذَا كَانَ مِثْلَ رُؤُوسِ الذَّرِّ Ve dağ kulelerine denir;müfredi بَرَمَةٌ [beremet]tir. Ve bir nâkanın ismidir. Ve misvâk ağaçlarına denir; kezâlik müfredi بَرَمَةٌ [beremet]tir. Şârih semer-i أَرَاكٌ [erâk] ile beyân eylemiştir. Ve zevb olunmuş revâk sürmeye denir; yukâlu: صَبَّ فِي أُذُنِهِ الْبَرَمَ أَيِ الْكُحْلَ الْمُذَابَ

Vankulu Lugatı - البرم maddesi

اَلْبَرَمُ [el-berem] (fethateynle) Bir nesneden usanıp melûl olmak; yukâlu: بَرِمَ بِهِ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا سَئِمَ Ve

بَرَمٌ [berem] Kezâlik şol kimsedir ki buhlünden meysire dâhil olmaya.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı