el-beniyyet ~ اَلْبَنِيَّةُ

Kamus-ı Muhit - البنية maddesi

اَلْبَنِيَّةُ [el-beniyyet] (غَنِيَّةٌ [ġaniyyet] vezninde) Kaʹbe-i muʹazzamaya ıtlâk olunur, mecd ve şerefinden nâşî ki بِنَايَةٌ [binâyet]ten me΄hûzdur.

اَلْبَنْيُ [el-beny] (bâ’nın fethi ve nûn’un sükûnuyla) ve

اَلْبِنَاءُ [el-binâ΄] (bâ’nın kesriyle) ve

اَلْبُنْيَانُ [el-bunyân] (bâ’nın zammıyla) ve

اَلْبِنْيَةُ [el-binyet] (bâ’nın kesriyle) ve

اَلْبِنَايَةُ [el-binâyet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Yapı yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَنَى الْبَيْتَ بَنْيًا وَبِنَاءً وَبُنْيَانًا وَبِنْيَةً وَبِنَايَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي نَقِيضُ هَدَمَ Ve binâ΄ yapılmış yapıya denir; cemʹi أَبْنِيَةٌ [ebniyet] ve cemʹü’l-cemʹi أَبْنِيَاتٌ [ebniyât] gelir; yukâlu: بَنَى بِنَاءً حَسَنًا أَيْ مَبْنِيًّا Ve

بِنَاءُ الْكَلِمَةِ [binâ΄u’l-kelimet] Nahviyyûn ʹindinde binâ-i kelimenin âhiri lâ li-ʹâmil sükûn ve harekeden darb-ı vâhid yaʹnî hâlet-i vâhide üzere lâzım ve sâbit olmaktan ʹibârettir; mukâbiline إِعْرَابٌ [iʹrâb] ıtlâk olunur. Ve

بِنَاءٌ [binâ΄] Bir adama iyilik ve ihsân eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: بَنَى الرَّجُلَ إِذَا اصْطَنَعَهُ Ve zevce ile zifâf eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: بَنَى عَلَى أَهْلِهِ وَبِأَهْلِهِ إِذَا زَفَّهَا Şârih der ki ʹâdet-i ʹArab budur ki dâmâd ʹarûsa dâhil olacağı gece cibinlik tarzında bir serâ-perde kurulup onun içinde duhûl eder, bu münâsebetle zifâftan ve cimâʹdan kinâye ederler. Ve

بِنَاءٌ [binâ΄] Vücûdu semirip kuvvetlendirmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: بَنَى الطَّعَامُ بَدَنَهُ أَيْ سَمَّنَهُ وَلَحْمَهُ أَنْبَتَهُ Ve yayın bağrı kirişe pek yakın muttasıl derecesinde olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَنَتِ الْقَوْسُ عَلَى وَتَرِهَا إِذَا لَصِقَتْ

Vankulu Lugatı - البنية maddesi

اَلْبَنِيَّةُ [el-Beniyyet] (bâ’nın fethi ve nûn’un kesri ve yâ’nın teşdîdiyle فَعِيلَةٌ [faʹîlet] vezni üzere) Kaʹbe-i müşerrefe’nin ismidir; yukâlu: لَا وَرَبِّ هَذِهِ الْبَنِيَّةِ مَا كَانَ كَذَا وَكَذَا

اَلْبِنْيَةُ [el-binyet] (bâ’nın kesri ve nûn’un sükûnuyla) بِنَاءٌ [binâ΄]ın vâhidi kesr-i bâ’yla, pes kesr-i bâ’yla olan بِنْيَةٌ [binyet] ile بِنًى [binâ] جِزْيَةٌ [cizyet] ile جِزًى [cizâ] gibi olur, cîm’in kesriyle harâc maʹnâsına. Ve bu makâmda sâhib-i Ṡurâḩبِنَاءٌ [binâ΄]yı ve بِنْيَةٌ [binyet]i bi’z-zamm ve’l-kesr âferîniş ile tefsîr etmiştir, sehvdir, nitekim sehv olduğu Ṡıḩâḩ’ın medlûlünden ve Ḵâmûs’un mantûkundan fehm olunur. Ve

بِنْيَةٌ [binyet] (kesr-i bâ’yla ve sükûn-ı nûn’la) Yaratılış maʹnâsına dahi gelir; yukâlu: فُلَانٌ صَحِيحُ الْبِنْيَةِ أَيِ الْفِطْرَةِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı