اَلتَّيْسُورُ [et-teysûr] (طَيْفُورٌ [ṯayfûr] vezninde) ve
اَلتَّيْسِرُ [et-teysir] (tâ’nın fethi ve sîn’in kesriyle) Dâbbenin sühûlet ve letâfetle el ve ayak almasına ve nakıllamasına denir; yukâlu: دَابَّةٌ حَسَنُ التَّيْسُورِ وَالتَّيْسِرِ أَيْ حَسَنُ نَقْلِ الْقَوَائِمِ Mü΄ellif burada ism-i mevziʹ olan مَيْسَرٌ [meyser]i tekrâr eylemiştir.
اَلتَّيَسُّرُ [et-teyessur] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) Bir nesne kolaylanmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَيَسَّرَ الْأَمْرُ إِذَا تَسَهَّلَ Ve havâ serin olmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: تَيَسَّرَ النَّهَارُ إِذَا بَرَدَ
اَلتَّيَسُّرُ [et-teyessur] (fethateynle ve sîn’in zammı ve teşdîdiyle) Bir nesne hâzır olmak; yukâlu: تَيَسَّرَ لِفُلَانٍ الْخُرُوجُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı