اَلْجَلَدَةُ [el-celedet] (fetehâtla) Bu dahi toprağı pek ve sırtı düz yere ve dâ΄imâ yavrusu helâk olan koyuna denir.
اَلْجَلْدَةُ [el-celdet] (cîm’in fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Bir nâkadır ki sütü ziyâde yağlı ola. Ve
جَلْدَةٌ [celdet] Şol koyuna derler ki onun sütü ve kuzusu olmaya.
اَلْجِلْدَةُ [el-cildet] (cîm’in kesriyle ve kezâlik lâm’ın sükûnuyla) جِلْدٌ [cild]in vâhididir. Ve ammâ baʹzı eşʹârda lâm meksûr kılınmıştır zarûret-i şiʹr için, zîrâ şâʹir olanlar, kâfiyede sâkin olanı mâ-kablinin hareketiyle müteharrik edegelmişlerdir. Baʹzılar eyitti: جِلْدٌ [cild] ve جَلَدٌ [celed] sükûnuyla ve fethiyle lügattır, شِبْهٌ [şibh] ve شَبَهٌ [şebeh] ve مِثْلٌ [mišamp;l] ve مَثَلٌ [mešamp;el] lügat olduğu gibi. Ammâ İbnu’s-Sikkît bu maʹrûf değildir dedi.
اَلْجَلَدَةُ [el-celedet] (fethateynle) جَلَدٌ [celed]in vâhidi, bir nâka maʹnâsına. Ve
جَلَدٌ [celed] Berk yere dahi derler; arz-ı sulbe maʹnâsına. Ve
جَلَدٌ [celed] Berk olmağa dahi derler, salâbet maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı