اَلْبَرِيُّ [el-beriyy] (رَضِيٌّ [raḋiyy] vezninde) Yonulmuş nesneye denir, ʹalâ-kavlin her yeri hakkı üzere yonulmuş nesneye denir; yukâlu: سَهْمٌ بَرِيٌّ أَيْ مَبْرِيٌّ أَوْ كَامِلُ الْبَرْيِ
اَلْبَرْيُ [el-bery] (بَرْوٌ [berv] vezninde) Bu dahi ağaç yonmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَرَى السَّهْمَ يَبْرِي بَرْيًا إِذَا نَحَتَهُ Ve zebûn ve mehzûl kılmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: بَرَاهُ السَّفَرُ إِذَا هَزَلَهُ
اَلْبَرْيُ [el-bery] (bâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Yonmak, tırâş maʹnâsına; tekûlu: بَرَيْتُ الْقَلَمَ بَرْيًا Ve
بَرْيٌ [bery] Davarı zebûn edip arıklatmağa dahi derler; tekûlu: بَرَيْتُ الْبَعِيرَ إِذَا حَسَرْتَهُ وَذَهَبْتَ بِلَحْمِهِ Ve حَسْرٌ [ḩasr] ḩâ ve sîn-i mühmeleteynle ʹâciz kılmak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı