اَلْبُصْعُ [el-buṡʹ] (bâ’nın zammıyla) بَصِيعٌ [beṡîʹ]in cemʹidir ki bedenden sızıp çıkan tere denir. Ve أَبْصَعُ [ebṡaʹ] lafzından cemʹ olur ki zikr olundu.
اَلْبِصْعُ [el-biṡʹ] (bâ’nın kesriyle) Geceden bir mikdâra denir; yukâlu: مَضَى بِصْعٌ مِنَ اللَّيْلِ أَيْ بِضْعٌ
اَلْبَصْعُ [el-baṡʹ] (bâ’nın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Cemʹ eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَصَعَهُ بَصْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَمَعَهُ Ve seyelân eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: بَصَعَ الْمَاءُ وَغَيْرُهُ إِذَا سَالَ Ve
بَصْعٌ [baṡʹ] Şol incecik ve daracık su arkına denir ki hemân ondan su nâfiz olmayacak kertede ola. Ve sebbâbe ile orta parmağın aralığına denir.
اَلْبِصْعُ [el-biṡʹ] (bâ’nın kesri ve ṡâd’ın sükûnuyla) Gecenin bir mikdârı; yukâlu: مَضَى بِصْعٌ مِنَ اللَّيْلِ بِالْكَسْرِ أَيْ جَوْشٌ مِنْهُ Ve جَوْشٌ [cevş]ten cîm’le ve şîn-i muʹceme ile gecenin evveli murâddır.
اَلْبَصْعُ [el-baṡʹ] (bâ’nın fethi ve ṡâd’ın sükûnuyla) Cemʹ etmek. Cevherî eyitti: Baʹzı nahviyyînden bu lafzın cemʹ maʹnâsına gelmesin işittim ve lâkin vech-i sıhhati maʹlûm değildir dedi.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı