اَلسُّمُوقُ [es-sumûḵ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Boylanıp uzamak maʹnâsınadır; yukâlu: سَمَقَ النَّبْتُ وَالشَّجَرُ سُمُوقًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا عَلاَ وَطَالَ
اَلسُّمَّاقُ [es-summâḵ] (رُمَّانٌ [rummân] vezninde) ve
اَلسَّمُوقُ [es-semûḵ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Türkîde dahi sumak dedikleri ekşi dânelere denir; salkım salkım ağaçta biter. Taʹâmı müştehî ve ishâl-i müzmini kâtıʹ ve menkûʹuyla iktihâl gözde ʹârız olan سُلاَقٌ [sulâḵ] ve رَمَدٌ [remed] ʹilletlerini dâfiʹdir. Muhaddisînden Muḩammed b. Aḩmed es-Sumâḵî ki Aḩmed b. Ebi’l-Ḩuvârâ’dan tahdîs eyledi ve ʹAbdulmevlâ ibnu’s-Sumâḵî ki bizler onun ashâbından rivâyet ederiz, beyʹine mensûblardır.
اَلسُّمُوقُ [es-sumûḵ] (zammeteynle) Yüksek ve uzun olmak; yukâlu: سَمَقَ يَسْمُقُ سُمُوقًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا عَلَا وَطَالَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı