اَلصَّبَارَّةُ [eṡ-ṡabârret] (ṡâd’ın fethi ve râ’nın teşdîdiyle ve baʹzen tahfîfle) Pek şedîd soğuğa denir.
اَلصَّبَّارَةُ [eṡ-ṡabbâret] (جَبَّانَةٌ [cebbânet] vezninde) Şol arza ıtlâk olunur ki bayır gibi yüksek ve toprağı por ve galîz olup onda aslâ ot bitmek mutasavver olmaya; yukâlu: أَرْضٌ صَبَّارَةٌ أَيْ غَلِيظَةٌ مُشْرِفَةٌ شَأْسَةٌ
اَلصَّبَارَةُ [eṡ-ṡabâret] (ṡâd’ın fethiyle) Kefâlet maʹnâsına masdardır, niteki zikr olundu. Ve
صَبَارَةٌ [ṡabâret] Taşlara denir, حِجَارَةٌ [ḩicâret] maʹnâsına; ṡâd’ın harekât-ı selâsıyla lügattır.
اَلصَّبَارَّةُ [eṡ-ṡabârret] (ṡâd’ın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) Şiddet maʹnâsınadır; yukâlu:
اَلصَّبَارَةُ [eṡ-ṡabâret] (ṡâd’ın fethiyle) Kezâlik bâb-ı evvelden masdardır; yukâlu: صَبَرْتُ صَبَارَةً أَيْ كَفَلْتُ بِهِ Ve kefîl vermek maʹnâsına da gelir, yukâlu: أُصْبُرْنِي يَا رَجُلُ أَيْ أَعْطِنِي كَفِيلًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı