اَلْعُرَاعِرُ [el-ʹurâʹir] (عُلاَبِطٌ [ʹulâbiṯ] vezninde) Şerîf ve celîlü’ş-şân adama denir; cemʹi عَرَاعِرُ [ʹarâʹir] gelir ʹayn’ın fethiyle. Ve bir kavmin ser-gerdesine denir; yukâlu: هُوَ عُرَاعِرُ الْقَوْمِ أَيْ سَيِّدُهُمْ Ve semiz ve tavlı deveye denir. Ve bir mevziʹ adıdır ki ondan tuz celb olunur.
اَلْعَرَاعِرُ [el-ʹarâʹir] (ʹayn-ı evvelin fethiyle) Cemʹi. Ve
عَرَاعِرُ [ʹarâʹir] Deve hörgücünün etrâfına dahi derler.
اَلْعُرَاعِرُ [el-ʹurâʹir] (ʹayn’ın ibtidâda zammı ve baʹdehu kesriyle) Semiz, mülahham maʹnâsına; yukâlu: جَزُورٌ عُرَاعِرٌ أَيْ سَمِينَةٌ Ve جَزُورٌ [cezûr] cîm’in fethiyle ve zâ-i muʹcemenin zammıyla boğazlamak için olan deve. Ve bir mevziʹin dahi ismidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı