el-behimet ~ اَلْبَهِمَةُ

Kamus-ı Muhit - البهمة maddesi

اَلْبَهِمَةُ [el-behimet] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) بُهْمَى [buhmâ] dedikleri nebât-ı mezbûru çok olan yere denir; yukâlu: أَرْضٌ بَهِمَةٌ أَيْ كَثِيرَةُ الْبُهْمَى

اَلْبَهْمَةُ [el-behmet] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Kuzuya kezâlik oğlağa kezâlik buzağıya denir;cemʹi بَهْمٌ [behm] gelir; تَمْرَةٌ [temret] ve تَمْرٌ [temr] gibi ve hâ’nın fethiyle de câ΄izdirharf-i halk olduğu için ve بِهَامٌ [bihâm] gelir, سِهَامٌ [sihâm] gibi ve cemʹü’l-cemʹi بِهَامَاتٌ [bihâmât] gelir; yukâlu: أَتَى بِالْبَهْمَةِ وَهِيَ أَوْلَادُ الضَّأْنِ وَالْمَعَزِ وَالْبَقَرِ

اَلْبُهْمَةُ [el-buhmet] (تُهْمَةٌ [tuhmet] vezninde) Müşkil ve şedîd emr ve hâdiseye denir; yukâlu: وَقَعَ فِي بُهْمَةٍ أَيْ خُطَّةٍ شَدِيدَةٍ Ve şol bahâdıra denir ki kemâl-i kuvvet ü satvetinden nâşî ahz ve mukâvemet ve tagallüb edecek semt ve ciheti nâ-maʹlûm ola; yukâlu: هُوَ بُهْمَةٌ أَيْ شُجَاعٌ لَا يُهْتَدَى مِنْ أَيْنَ يُؤْتَى Ve kayaya ıtlâk olunur, صَخْرَةٌ [ṡaḣret] maʹnâsına. Ve ʹaskere ıtlâk olunur;cemʹi بُهَمٌ [buhem] gelir,صُرَدٌ [ṡurad] vezninde.

Vankulu Lugatı - البهمة maddesi

اَلْبَهْمَةُ [el-behmet] (bâ’nın fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Koyun kuzusu. Müzekkere ve mü΄ennese ıtlâk olunur. Ve سِخَالٌ [siḣâl] keçi oğlağına derler. Ve kaçan kuzu ile oğlak cemʹ olsa mecmûʹuna بِهَامٌ [bihâm] derler ve بَهْمٌ [behm] dahi derler. Ve gâh olur بِهَامٌ [bihâm] evlâd-ı bakara dahi ıtlâk olunur, nitekim baʹzı eşʹarda vâkiʹ olmuştur.

اَلْبُهْمَةُ [el-buhmet] (bâ’nın zammı ve hâ’nın sükûnuyla) Şol atlıdır ki kandan geldiği bilinmeye, ziyâde şevketi ve savleti olduğuna binâ΄en.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı