الْكَالِئُ [el-kâli΄] (lâm’ın kesriyle) ve
الْكُلْأَةُ [el-kul΄et] (جُرْعَةٌ [curʹat] vezninde) نَسِئَةٌ [nesi΄et] maʹnâsınadır ki bir şey΄i pahasını sonra vermek şartıyla münʹakid olan muʹâmeleden ʹibârettir, veresi taʹbîr olunur ki nakd mukâbilidir.
اَلْكَالِئُ [el-kâli΄] (lâm’ın kesriyle) Veresi, نَسِيئَةٌ [nesî΄et] maʹnâsına. Kâle’ş-şâʹir: “وَعَيْنُهُ كَالْكَالِئِ الْمِضْمَارِ” أَيْ نَقْدُهُ كَالنَّسِيئَةِ الَّتِي لَا تُرْجَى Ve fi’l-hadîsi: “أَنَّهُ عَلَيْهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ نَهَى عَنِ الْكَالِئِ” وَهُوَ بَيْعُ النَّسِيئَةِ بِالنَّسِيئَةِ وَكَانَ الْأَصْمَعِيُّ لَا يَهْمِزُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı