اَلتَّكَوُّفُ [et-tekevvuf] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) ve
اَلْكَوَفَانُ [el-kevefân] (fetehâtla) Gayr-i kıyâs üzere masdar-ı sânî olarak bir nesne değirmi olmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَكَوَّفَ الرَّمْلُ تَكَوُّفًا وَكَوَفَانًا إِذَا اسْتَدَارَ Ve ehl-i Kûfe’ye benzenmek yâhûd onlara müntesib olmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَكَوَّفَ الرَّجُلُ إِذَا تَشَبَّهَ بِالْكُوفِيِّينَ أَوِ انْتَسَبَ إِلَيْهِمْ
اَلْكُوفَانُ [el-kûfân] (kâf’ın zammı ve fethiyle) ve
اَلْكَوَّفَانُ [el-kevvefân] (هَيَّبَانٌ [heyyebân] vezninde) ve
اَلْكُوَّفَانُ [el-kuvvefân] (جُلَّسَانٌ [cullesân] vezninde) Değirmi kumluğa denir. Şehr-i merkûma كُوفَانُ [kûfân] ıtlâkının vechi budur. Ve şiddetli düşvâr işe ve renc ve ʹanâ΄ ve mihnete ıtlâk olunur; yukâlu: فِي كَوَّفَانٍ وَكُوَّفَانٍ أَيْ فِي أَمْرٍ شَدٍيدٍ وَعَنَاءٍ Burada وَالْأَمْرُ الْمُسْتَدِيرُ ʹibâresi galattır. Değirmi kumluk her tarafı ihâta eylediği emr-i şedîd ve renc ü mihnet adamı basmakla teşbîh olunmuştur. Ve ʹizz ve meneʹat maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: هُوَ فِي كَوَّفَانٍ أَيْ عِزٍّ Ve sık ve gür sâzlığa ve ağaçlığa denir. Ve kavlu’l-ʹArabi: ظَلُّوا فِي كَوَّفَانٍ أَيْ فِي عَصْفٍ كَعَصْفِ الرِّيحِ Baʹzılar bunu karışkanlık ve şerr ve herc ü merc ile beyân eylediler ve baʹzılar hayret yâhûd mekrûh yâhûd emr-i şedîd ile tefsîr eylediler. Cümlesi maʹnâ-yı evvelden me΄hûzdur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı