اَللَّسَبُ [el-leseb] (fethateynle) Sıvaşıp yapışmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَسِبَ بِهِ لَسَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَصِقَ بِهِ Ve bal ve pekmez makûlesi nesneyi yalamak maʹnâsınadır; yukâlu: لَسِبَ الْعَسَلَ وَنَحْوَهُ إِذَا لَعِقَهُ
اَللَّسْبُ [el-lesb] (كَسْبٌ [kesb] vezninde) Yılan ve ʹakreb makûlesi mûzî cânver sokmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَسَبَتْهُ الْحَيَّةُ وَغَيْرُهَا لَسْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالثَّانِي إِذَا لَدَغَتْهُ Bâb-ı sâlisten vürûdu لَسْعٌ [lesʹ] ve لَدْغٌ [ledġ] mâddeleri iʹtibârına mebnîdir. Ve kamçı ile vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: لَسَبَ فُلاَنًا إِذَا ضَرَبَهُ بِالسَّوْطِ
اَللَّسْبُ [el-lesb] (lâm’ın fethi ve sîn’in sükûnuyla) Yalamak; tekûlu: لَسِبْتُ الْعَسَلَ لَسْبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَعِقْتَهُ Ve yapışmak maʹnâsına da gelir; yukâlu: لَسِبَ بِالشَّيْءِ مِثْلُ لَصِبَ بِهِ إِذَا لَصِقَ بِهِ ve لَسْبٌ [lesb] ʹakreb sokmağa ve kamçı ile vurmağa dahi derler; yukâlu: لَسِبَتْهُ الْعَقْرَبُ أَيْ لَدَغَتْهُ وَلَسَبَهُ أَسْوَاطًا أَيْ ضَرَبَهُ وَهُمَا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı