اَلْمِحْلَقُ [el-miḩlaḵ] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) Usturaya denir, مُوسَى [mûsâ] maʹnâsına. Ve be-gâyet dürüşt ve haşin libâsa ıtlâk olunur ki huşûnetinden bedeni sürüp kılları izâle eder; yukâlu: كِسَاءٌ مِحْلَقٌ أَيْ خَشِنٌ
اَلْمُحَلَّقُ [el-Muḩallaḵ] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Huccâcın Minâ’da tırâş oldukları mevziʹe denir. Ve ʹAbdulʹuzzâ b. Ḣantem lakabıdır; bir aygır at mezbûrun yüzünü ısırıp yeri halka tarzında kaldığından yâhûd çehresine ok dokunup bir demir halka ile dağlandığından telkîb olundu.
اَلْمُحَلِّقُ [el-muḩalliḵ] (مُحَدِّثٌ [muḩaddišamp;] vezninde) Leb-rîz olmayıp eksikçe yaʹnî boğazına dek dolmuş kaba ıtlâk olunur; yukâlu: إِنَاءٌ مُحَلِّقٌ أَيْ دُونَ الْمَلْءِ Ve bir mikdâr yeri yaʹnî sülüsânı rutab olmuş hurmâ koruğuna denir; حُلْقَانٌ [ḩulḵân] gibi. Ve arık ve mehzûl koyuna ıtlâk olunur; yukâlu: ضَأْنٌ مُحَلِّقٌ أَيْ مَهْزُولٌ
اَلْمُحَلِّقُ [el-muḩalliḵ] (mîm’in zammı ve lâm’ın kesri ve teşdîdiyle) Şol bezdir ki ziyâde iri olduğundan kılları tırâş eder gibi ola, sevb-i haşin maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı