اَلْمُطْعَمُ [el-muṯʹam] (مُكْرَمٌ [mukrem] vezninde) Vâsiʹu’r-rızk adama ıtlâk olunur; yukâlu: هُوَ مُطْعَمٌ أَيْ مَرْزُوقٌ
اَلْمِطْعَمُ [el-miṯʹam] (مِنْبَرٌ [minber] vezninde) Şedîdü’l-ekl adama denir; mü΄ennesi مِطْعَمَةٌ [miṯʹamet]tir.
اَلْمُطَعِّمُ [el-muṯaʹʹim] (مُحَدِّثٌ [muḩaddišamp;] vezninde) ve
اَلطَّعُومُ [eṯ-ṯaʹûm] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve
اَلْمُطَّعِمُ [el-muṯṯaʹim] (إِفْتِعَالٌ [iftiʹâl]den ism-i fâʹil bünyesiyle) Semiz olmakla kemikleri ilikli olan deveye denir; müzekker ve mü΄ennese vasf olur; yukâlu: بَعِيرٌ وَنَاقَةٌ مُطَعِّمٌ وَطَعُومٌ وَمُطَّعِمٌ أَيْ بِهَا نَقِيٌّ Ve
مُطَعِّمٌ [muṯaʹʹim] (مُحَدِّثٌ [muḩaddišamp;] vezninde) Şol süte ıtlâk olunur ki tulumdan ona taʹm ve râyiha-i tayyibe siryet eylemiş ola; yukâlu: لَبَنٌ مُطَعِّمٌ إِذَا أَخَذَ فِي السِّقَاءِ طَعْمًا وَطِيبًا
اَلْمُطْعَمُ [el-muṯʹam] (mîm’in zammı ve ṯâ’nın sükûnuyla ve ʹayn’ın fethiyle) Bahtlı olan kimse, merzûk maʹnâsına.
اَلْمِطْعَمُ [el-miṯʹam] (mîm’in kesri ve ʹayn’ın fethiyle) Ziyâde yiyici olan kimse, şedîdü’l-ekl maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı