اَلْمَغَلُ [el-meġal] (fethateynle) Gebe hatun çocuğu emzirmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَغِلَتِ الْحَامِلُ بِوَلَدِهِ مَغْلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَرْضَعَتْهُ Ve bir adamın gözü bozulup fâsid ve tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَغِلَ الرَّجُلُ إِذَا فَسَدَتْ عَيْنُهُ
اَلْمَغْلُ [el-maġl] (mîm’in fethi ve ġayn’ın sükûnuyla) Davar çayır ile bilece toprak yemekle yüreği ağrımak maʹnâsınadır; yukâlu: مَغَلَتِ الدَّابَّةُ مَغْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ وَالْأَوَّلِ إِذَا أَكَلَتِ التُّرَابَ مَعَ الْبَقْلِ فَأَخَذَهَا وَجَعٌ فِي بَطْنِهَا Ve
مَغْلٌ [maġl] Gebe hatunun çocuğa emzirdiği süte denir; fethateynle de zebân-zededir. Ve
مَغْلٌ [maġl] ve
مَغَالَةٌ [meġâlet] Bir adamın vâlî ve hâkim yanında sû΄-i hâlini zikr ile gamz ve siʹâyet eylemek maʹnâsınadır, ʹalâ-kavlin ʹumûmen yaʹnî vâlî yanında ve sâ΄ir mahallerde mesâvîsini nakl ile dillemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَغَلَ بِهِ مَغْلًا وَمَغَالَةً مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا وَشَى بِهِ عِنْدَ السُّلْطَانِ أَوْ عَامٌّ
اَلْمَغَلُ [el-meġal] (mîm’in ve ġayn-ı muʹcemenin fethiyle) Davar otlarken otla toprağı bile yemeğin karnı ağrımaktır.
اَلْمَغْلُ [el-maġl] (mîm’in fethi ve ġayn’ın sükûnuyla) Bir kimse bir kimseye dolaşıp dil uzatmak; yukâlu: مَغَلَ فُلَانٌ عِنْدَ فُلَانٍ يَمْغَلُ مَغْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا وَقَعَ فِيهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı