اَلْقَصَّارُ [el-ḵaṡṡâr] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) ve
اَلْمُقَصِّرُ [el-muḵaṡṡir] (مُحَدِّثٌ [muḩaddišamp;] vezninde) Çırpıcıya denir, مُحَوِّرُ الثِّيَابِ [muḩavviru’šamp;-šamp;iyâb] maʹnâsına, Fârisîde gâzur denir.
اَلْمَقْصَرُ [maḵṡar] (مَقْعَدٌ [maḵʹad] vezninde) ve
اَلْمَقْصِرُ [el-maḵṡir] (مَنْزِلٌ [menzil] vezninde) ve
اَلْمَقْصَرَةُ [el-maḵṡaret] (مَرْحَلَةٌ [merḩalet] vezninde) Akşam vaktine denir; yukâlu: جَاءَنَا مَقْصَرًا وَمَقْصِرًا وَمَقْصَرَةً أَيْ عَشِيًّا
اَلْقَاصِرُ [el-ḵâṡir] ve
اَلْمُقْصِرُ [el-muḵṡir] (مُحْسِنٌ [muḩsin] vezninde) Şol suya ıtlâk olunur ki devâbb ve mevâşî onun çevresinde otlayıp gayrı yere gitmez ola, ʹalâ-kavlin çayırlıktan baʹîd ola yâhûd soğuk ola; yukâlu: مَاءٌ قَاصِرٌ وَمُقْصِرٌ إِذَا كَانَ يَرْعَى الْمَالُ حَوْلَهُ أَوْ بَعِيدٌ عَنِ الْكَلَإِ أَوْ بَارِدٌ Ve
مُقْصِرٌ [muḵṡir] Koca koyuna yâhûd koca keçiye denir.
اَلْمَقْصِرُ [el-maḵṡir] (mîm’in fethi ve ṡâd’ın kesriyle) Ednâ olan nesne; yukâlu: رَضِيَ فُلَانٌ بِمَقْصِرٍ مِمَّا كَانَ يُحَاوِلُ أَيْ بِدُونِ مَا كَانَ يَطْلُبُ
اَلْمُقْصِرُ [el-muḵṡir] (mîm’in zammı ve ḵâf’ın sükûnu ve ṡâd’ın kesriyle) Şol koyundur ki dişi aşınmış ola, Yaʹḵûb rivâyeti üzere.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı