اَلنَّأْفُ [en-ne΄f] (nûn’un fethi ve hemzenin sükûnuyla) Nesne yemek maʹnâsınadır; yukâlu: نَئِفَ مِنَ الطَّعَامِ نَأْفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَكَلَ Ve kanmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَئِفَ فِي الشُّرْبِ إِذَا ارْتَوَى Ve bir nesneyi nâ-hoş görüp iğrenmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَئِفَ فُلاَنًا إِذَا كَرِهَهُ Ve
نَأْفٌ [ne΄f] Çalışmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَأَفَ فُلاَنٌ فِيهِ نَأْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَدَّ
اَلنَّأَفُ [en-ne΄ef] (fethateynle) Taʹâmdan yemek, Ebû Zeyd rivâyeti üzere; tekûlu: نَئِفْتُ مِنَ الطَّعَامِ أَنْأَفُ نَأَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَكَلْتَ مِنْهُ Ve Ebû Zeyd’den gayrısı suya kanmak maʹnâsına gelir dedi; yukâlu: نَئِفَ فِي الشُّرْبِ إِذَا ارْتَوَى
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı