اَلنِّيمُ [en-nîm] (nûn’un kesriyle) Bu dahi kadifeye denir; yukâlu: نَامَ عَلَى النِّيمِ أَيِ الْقَطِيفَةِ
اَلنُّيَّمُ [en-nuyyem] (nûn’un zammı ve yâ’nın fethi ve teşdîdiyle) Kezâlik نَائِمَةٌ [nâ΄imet]in cemʹi, lafzı üzerine Cevherî’nin bu takrîrinden fehm olunan budur ki نُوَّمٌ [nuvvem] ve نُيَّمٌ [nuyyem] mü΄ennese mahsûs ola, lâkin mahsûs değildir, nitekim قَائِمٌ [ḵâ΄im]in cemʹinde, قُوَّمٌ [ḵuvvem] ve قُيَّمٌ [ḵuyyem] ve صَائِمٌ [ṡâ΄im]in cemʹinde صُوَّمٌ[ṡuvvem] ve صُيَّمٌ [ṡuyyem] derler ve nitekim Ḵâmûs’ta dahi نَائِمٌ [nâ΄im]in cemʹinde نُوَّمٌ [nuvvem] dediklerine işâret olunmuştur.
اَلنِّيمُ [en-nîm] (nûn’un kesri ve meddiyle) Şol yollardır ki kumda yel esmeden hâsıl olur. Ve
نِيمٌ [nîm] Köhne olan kürke dahi derler, pûstîn-i kühen maʹnâsına. Ve
نِيمٌ [nîm] ve كَتْمٌ [ketm] ki baʹzı eşʹârda vâkiʹ olmuştur, birer ağacın ismleridir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı