el-vekaʹ ~ اَلْوَكَعُ

Kamus-ı Muhit - الوكع maddesi

اَلْوَكَعُ [el-vekaʹ] (fethateynle) Ayağın baş parmağı yanında olan parmağın üzerine pek yatık olmağa denir, şöyle ki baş parmağın dibi taşra çıkmış gibi görünür ola; yukâlu: فُلاَنٌ لاَ يُفَرَّقُ بَيْنَ الْوَكَعِ وَالْوُكُوعِ فَالْوَكْعُ إِقْبَالُ الْإِبْهَامِ عَلَى السَّبَّابَةِ مِنَ الرِّجْلِ حَتَّى يُرَى أَصْلُهُ خَارِجًا كَالْعُقْدَةِ

اَلْوَكْعُ [el-vekʹ] (وَضْعٌ [vaḋʹ] vezninde) Bir adamın burnuna yumrukla vurmakla maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَعَ أَنْفَهُ وَكْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا وَكَزَهُ Ve ʹakreb ve yılan sokmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَعَتْهُ الْعَقْرَبُ إِذَا لَدَغَتْهُ وَالْحَيَّةُ إِذَا لَسَعَتْهُ Ve tavuk kısmı horoz basmak için önüne çöküvermek maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَعَتِ الدَّجَاجَةُ إِذَا خَضَعَتْ Ve deveyi dert tutmakla hemân yıkılıp düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَعَ الْبَعِيرُ إِذَا سَقَطَ وَجَعًا Ve bir kimseyi tebkît ve iskât eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَعَ فُلاَنًا بِالْأَمْرِ إِذَا بَكَّتَهُ Ve koyunu sağarken sütün mecmûʹu emziğine gelmek için el ile yukarı doğru kakıvermek maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَعَ الشَّاةَ إِذَا نَهَزَ ضَرْعَهَا عِنْدَ الْحَلْبِ

Vankulu Lugatı - الوكع maddesi

اَلْوَكَعُ [el-vekaʹ] (fethateynle) Ayağın baş parmağı kurbünde olan parmağa mâ΄il olup baş parmağın dibi yumru olmağa derler.

اَلْوَكْعُ [el-vekʹ] (vâv’ın fethi vekâf’ın sükûnuyla) ʹAkreb sokmak; yukâlu: وَكَعَتِ الْعَقْرَبُ بِإِبْرَتِهَا إِذَا ضَرَبَتْ Ve yılan sokmağa dahi derler; yukâlu: وَكَعَتْهُ الْحَيَّةُVe

وَكْعٌ [vekʹ] Memede olan sütü hep sağmağa da derler; tekûlu: وَكَعَتِ الشَّاةُ إِذَا نَهَزَتْ ضَرْعَهَا عِنْدَ الْحَلْبِ ve min kelâmihim: قَالَتِ الْعَنْزُ “أُحْلُبْ وَدَعْ فَإِنَّ لَكَ مَا تَدَعُ” وَقَالَتِ النَّعْجَةُ “أُحْلُبْ وَكَعْ فَلَيْسَ لَكَ مَا تَدَعُ” Bu söz koyunun keçiden sâhibi için enfaʹ olmasından kinâyet olup keçinin hîle ile sütün kaçırmasından ʹibâret olur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı