اَلْوَكَبُ [el-vekeb] (fethateynle) Kîrlenmek maʹnâsınadır; yukâlu: وَكِبَ الثَّوْبُ وَكَبًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا وَسِخَ Ve hurmâ kemâle resîde olmakla kararmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَكِبَ التَّمْرُ إِذَا اسْوَدَّ لَوْنُهُ حِينَ نَضِجَ
اَلْوَكْبُ [el-vekb] (رَكْبٌ [rekb] vezninde) Ayak üzere dikilip durmak maʹnâsınadır; yukâlu: وَكَبَ الرَّجُلُ وَكْبًا إِذَا قَامَ وَانْتَصَبَ
اَلْوَكْبُ [el-vekb] (vâv’ın fethi ve kâf’ın sükûnuyla) Bir işe muvâzabet etmek; yukâlu: وَكَبَ الرَّجُلُ عَلَى الْأَمْرِ إِذَا وَاظَبَ عَلَيْهِ Ve
وَكْبٌ [vekb] Dikilip durmak maʹnâsına da gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı