اَلتَّبَلُّدُ [et-tebellud] تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde ki künd ve kâhil olmak maʹnâsınadır ki بَلاَدَةٌ [belâdet]-i âtiyeden me΄hûzdur; تَجَلُّدٌ [tecellud] mukâbilidir; yukâlu: تَبَلَّدَ الرَّجُلُ وَالدَّابَّةُ ضِدُّ تَجَلَّدَ Ve
تَبَلُّدٌ [tebellud] Nedâmetten nâşî hay meded diye elleri birbirine çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَبَلَّدَ الرَّجُلُ إِذَا صَفَّقَ يَدَيْهِ Ve sergeşte ve mütehayyir olmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَبَلَّدَ الرَّجُلُ إِذَا تَحَيَّرَ Ve bir nesneye tahassür ve te΄essüf ve telehhüf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَبَلَّدَ الرَّجُلُ إِذَا تَلَهَّفَ Ve yere düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَبَلَّدَ الرَّجُلُ إِذَا سَقَطَ إِلَى الْأَرْضِ Ve âher kimsenin beldesine yâ arz-ı mahdûdesine musallat olmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَبَلَّدَ الْأَمِيرُ إِذَا تَسَلَّطَ عَلَى بَلَدِ الْغَيْرِ Ve katʹâ şenliği olmayan belede nüzûl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: تَبَلَّدَ الْقَوْمُ إِذَا نَزَلُوا بِبَلَدٍ مَا بِهِ أَحَدٌ Ve te΄essüften nâşî iki ellerini arkasına döndürmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَبَلَّدَ الرَّجُلُ إِذَا قَلَّبَ كَفَّيْهِ
اَلتَّبَلُّدُ [et-tebellud] (fethateynle ve lâm’ın zammı ve teşdîdiyle) Tekellüfle hamâkat etmek; yukâlu: تَبَلَّدَ أَيْ تَكَلَّفَ لِلْبَلَادَةِ Ve
تَبَلَّدَ [bebellud] Hayretle mütereddid olmağa dahi derler; yukâlu: تَبَلَّدَ أَيْ تَرَدَّدَ مُتَحَيِّرًا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı