ṡirr ~ صِرٌّ

Kamus-ı Muhit - صر maddesi

اَلصِّرُ [eṡ-ṡirr] (ṡâd’ın kesriyle) صِرَّةٌ [ṡirret] ile maʹnâ-yı evvelde mürâdiftir ve minhu’l-hadîsu: “إِنَّهُ نَهَى عَمَّا قَتَلَهُ الصِّرُّ مِنَ الْجَرَادِ” أَيِ الْبَرْدُ Ve

صِرٌّ [ṡirr] Pek gürültülü, ʹalâ-kavlin pek soğuk olan yele denir; yukâlu: رِيحٌ صِرٌّ أَيْ شَدِيدَةُ الصَّوْتِ أَوِ الْبَرْدِ

اَلصَّرُّ [eṡ-ṡarr] (ṡâd’ın fethiyle) Nebât ve şecer makûlesini bâd-ı sarsar çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: صُرَّ النَّبَاتُ عَلَى الْمَجْهُولِ صَرًّا إِذَا أَصَابَهُ الصِّرُّ Ve

صَرٌّ [ṡarr] ve

صَرِيرٌ [ṡarîr] Seslenmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَّ الشَّيْءُ صَرًّا وَصَرِيرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا صَوَّتَ Ve

صَرِيرٌ [ṡarîr] Bu maʹnâda ism olur ki sese denir, bu sesten Türkîde kıcırtı ile taʹbîr olunur. Ve

صَرِيرٌ [ṡarîr] Pek haykırmak maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَّ الرَّجُلُ صَرًّا وَصَرِيرًا إِذَا صَاحَ شَدِيدًا Ve

صَرِيرٌ [ṡarîr] Susuzluğun şiddetinden kulak çinremek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَّ صِمَاخُهُ صَرِيرًا إِذَا صَاحَ مِنَ الْعَطَشِ Kâle fi’l-Esâs: صَرَّتِ الْأُذُنُ إِذَا سُمِعَ لَهَا طَنِينٌ Ve

صَرٌّ [ṡarr] Sütlü mâşiyenin memesini sarıp bağlamak maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَّ النَّاقَةَ وَبِالنَّاقَةِ صَرًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا شَدَّ ضَرْعَهَا Ve at ve eşek makûlesi bir ses dinlemek için kulaklarını doğrultup dikmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَّ الْفَرَسُ وَالْحِمَارُ بِأُذُنِهِ وَأُذُنَهُ صَرًّا إِذَا سَوَّاهَا وَنَصَبَهَا لِلْإِسْتِمَاعِ Ve

صَرٌّ [ṡarr] Şol kovaya ıtlâk olunur ki kuyuya salındıkta bir tarafa salkı nüzûl eylemekle taʹdîl için ona مِسْمَعٌ [mismaʹ] bend olunmuş ola. Ve مِسْمَعٌ [mismaʹ] مِنْبَرٌ [minber] vezninde büyük kovanın ortasında olan kulpa denir ki kova doğrulup muʹtedil olmak için ona ip bağlanır ola. Burada صَرٌّ [ṡarr] tesmiye bi’l-masdardır, mefʹûl maʹnâsınadır.

Vankulu Lugatı - صر maddesi

اَلصَّرُّ [eṡ-ṡarr] (ṡâd’ın fethi ve râ’nın teşdîdiyle) Kese ağzın bağlamak; yukâlu: صَرَرْتُ الصُّرَّةَ أَيْ شَدَدْتُهَا Ve kulağı başa zamm etmeğe dahi derler; yukâlu: صَرَّ الْفَرَسُ أُذُنَيْهِ أَيْ ضَمَّهُمَا إِلَى رَأْسِهِ Ve bu İbnu’s-Sikkît rivâyetidir. Ve İbnu’s-Sikkît eyitti: Kaçan ki müteʹaddî istiʹmâl etsen hemze ile istiʹmâl edip أَصَرَّ الْفَرَسُ dersin. Ve

صَرٌّ [ṡarr] Nâkanın memesin bağlamağa da derler; yukâlu: صَرَرْتُ النَّاقَةَ أَيْ صَرَرْتُ عَلَيْهَا الصِّرَارَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı