ṡirf ~ صِرْفٌ

Kamus-ı Muhit - صرف maddesi

Şârih der ki işbu âyet-i kerîmede صَرْفٌ [ṡarf]ın hîle maʹnâsına olmasına delâlet maʹlûm değildir, lâkin delâlet-i zımniyyesi derkârdır, fe’lyunzar. Pes bunların mecmûʹunda gerek صَرْفٌ [ṡarf] ve gerek عَدْلٌ [ʹadl] maʹnâları mecâzdır, birer ʹalâka ile müstaʹmeldir. Meselâ tevbe tâ΄ibi günâhtan birr ve takvâya صَرْفٌ [ṡarf] ettiği için mübâlagaten masdar ile tesmiye olundu. Ve fidye nefse muʹâdil olduğu için عَدْلٌ [ʹadl] ıtlâk olundu. Ve nâfile bir nesneyi ziyâde tarafına sârif olduğu için, صَرْفٌ [ṡarf] ile tesmiye olundu; ve kısi’l-bevâkî. Ve

صَرْفُ الدَّهْرِ [ṡarfu’d-dehr] Zamânın nevâ΄ib ve havâdisinden ʹibârettir, eşyâ΄ ve insânı vücûhundan sârif olduğu için; tekûlu: حَفِظَكَ اللهُ مِنْ صَرْفِ الدَّهْرِ أَيْ حِدْثَانِهِ وَنَوَائِبِهِ Ve

صَرْفَانِ [ṡarfân] (tesniye bünyesiyle) Gece ve gündüze ıtlâk olunur; ṡâd’ın kesriyle de câ΄izdir; tekûlu: لاَ أَفْعَلُ ذَلِكَ مَا اخْتَلَفَ الصَّرْفَانِ أَيِ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ Ve

صَرْفُ الْحَدِيثِ [ṡarfu’l-ḩadîšamp;] Bir kelâmı tezyîn ve tahsîn ederek kadr-i hâcetten ziyâde edâ eylemekten ʹibârettir, riyâ΄ ve tasannuʹ ve tekezzübü müştemil olmakla menhîdir, صَرْفُ الدَّرَاهِمِ [ṡarfu’d-derâhim] maʹnâsından me΄hûzdur; yukâlu: هُوَ مُشْعُوفٌ لِصَرْفِ الْكَلاَمِ وَهُوَ أَنْ يُزَادَ فِيهِ وَيُحَسَّنَ Ve

صَرْفُ الدَّرَاهِمِ [ṡarfu’d-derâhim] Akçenin baʹzının baʹzı üzere kıymet cihetiyle fazl ve ziyâdesinden ʹibârettir, meselâ bir kuruşu otuz dokuz pâreye almak gibi yâhûd dirhemin bir nevʹinin cevdet-i ʹayârı olmakla dîgerinden fâzıl olması gibi, Mıṡır altınıyla İslâmbol altını gibi; yukâlu: لِلدِّرْهَمِ عَلَى الدِّرْهَمِ صَرْفٌ أَيْ فَضْلٌ فِي الْقِيمَةِ Şârihin beyânına göre bundan ism-i fâʹil صَيْرَفٌ [ṡayraf] ve صَيْرَفِيٌّ [ṡayrafiyy] ve صَرَّافٌ [ṡarrâf]tır ki mübâlagadır. Kezâlik صَرْفُ الْكَلاَمِ [ṡarfu’l-kelâm] dahi sözün baʹzının baʹzı öze fazl ve meziyyetinden ʹibârettir; yukâlu: فُلاَنٌ لاَ يَعْرِفُ صَرْفَ الْكَلاَمِ أَيْ فَضْلَ بَعْضِهِ عَلَى بَعْضٍ Ve

صَرْفٌ [ṡarf] Mutlakan fazl ve ziyâdet maʹnâsına müstaʹmeldir; bir nesne tafzîl olundukta eşkâl ve eşbâhından sarf olunduğu ʹalâkasına mebnîdir; yukâlu: لَهُ عَلَيْهِ صَرْفٌ أَيْ شَرَفٌ وَفَضْلٌ Ve

صَرْفٌ [ṡarf] Çevirmek ve döndürmek maʹnâsınadır ki maʹnâ-yı asl-ı mevzûʹudur, bir nesneyi bir hâletten hâlet-i uhrâya döndürmek yâhûd bir gayra ibdâl eylemekten ʹibârettir; yukâlu: صَرَفَهُ صَرْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا رَدَّهُ Ve şarâba su katmayıp hâlis kılmak maʹnâsındır; yukâlu: صَرَفَ الشَّرَابَ إِذَا لَمْ يَمْزُجْهَا Te΄nîs-i zamîr hamr iʹtibârıyladır. Ve bâde içmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَفَ الْخَمْرَ إِذَا شَرِبَهَا Ve hoca efendi etfâli mektebden âzâd eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَفَ الصِّبْيَانَ إِذَا أَفْلَتَهُمْ مِنَ الْمَكْتَبِ

Vankulu Lugatı - صرف maddesi

اَلصِّرْفُ [eṡ-ṡirf] (ṡâd’ın kesri ve râ’nın sükûnuyla) Bir kırmızı boyadır ki onunla naʹleyn tasmasını boyarlar. Ve

صِرْفٌ [ṡirf] Hâlis maʹnâsına da gelir; yukâlu: شَرَابٌ صِرْفٌ إِذَا كَانَ بَحْتًا غَيْرَ مَمْزُوجٍ Ve بَحْتٌ [baḩt] bâ-i muvahhade ve ḩâ-i mühmele ve tâ-i müsennâtla kezâlik hâlis maʹnâsınadır.

اَلصَّرْفُ [eṡ-ṡarf] (ṡâd’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Tevbe maʹnâsınadır; yukâlu: لَا يُقْبَلُ مِنْهُ صَرْفٌ وَلَا عَدْلٌ Yûnus eyitti: صَرْفٌ [ṡarf] hîle maʹnâsınadır; ve minhu kavluhum: إِنَّهُ لَيَتَصَرَّفُ فِي الْأُمُورِ Ve kâle taʹâlâ: ﴿فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا﴾ (الفرقان، 19) Ve

صَرْفُ الدَّهْرِ [ṡarfu’d-dehr] Dehrin hidsânı yaʹnî havâdisidir. Ve

صَرْفٌ [ṡarf] Tebdîle dahi derler; yukâlu: صَرَفْتُ الدَّرَاهِمَ بِالدَّنَانِيرِ Ve

صَرْفٌ [ṡarf] Fazla dahi derler; yukâlu: بَيْنَ الدِّرْهَمَيْنِ صَرْفٌ لِجَوْدَةِ فِضَّةِ أَحَدِهِمَا Ve

صَرْفٌ [ṡarf] Kelâmı ziyâde kılmağa da derler. Ve fi’l-hadîsi: “مَنْ طَلَبَ صَرْفَ الْحَدِيثِ” Kâle Ebû ʹUbeyd: صَرْفُ الْحَدِيثَ تَزْيِينُهُ بِالزِّيَادَةِ فِيهِ Ve

صَرْفٌ [ṡarf] Döndürmeğe dahi derler; yukâlu: صَرَفْتُ الرَّجُلَ فَانْصَرَفَ Ve

صَرْفٌ [ṡarf] Oğlancıkları muʹallim-hâneden salıvermeğe dahi derler; yukâlu: صَرَفْتُ الصِّبْيَانَ إِذَا قَلَبْتَهُمْ Ve

صَرْفٌ [ṡarf] Belâyı defʹ etmeğe dahi derler; tekûlu: صَرَفَ اللهُ عَنْكَ الْأَذَى

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı