ṡareb ~ صَرَبٌ

Kamus-ı Muhit - صرب maddesi

اَلصَّرْبُ [eṡ-ṡarb] (ṡâd’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla ve fethateynle lügattir) Tulumda çok durmakla pek ekşimiş süte denir, tekûlu: سَقَانَا الصَّرْبَ أَيِ اللَّبَنَ الْحَقِينَ الْحَامِضَ Ve samg-ı ahmer ismidir ki murâd samgu’d-dâmîşâ dedikleri acı ve kırmızı zamktır. Baʹzılar mugaylân zamkıdır dediler. Burada ve وَالصِّبْغُ nüshalarını şârih tahti΄e eylemiştir. Ve

صَرْبٌ [ṡarb] Hasbe’l-iktizâ tezevvüd için yaʹnî zâd ve tûşe ittihâz eylemek için tuluma vazʹ olunan süte denir. Ve

صَرْبٌ [ṡarb] Masdar olur, kesmek maʹnâsına; yukâlu: صَرَبَ الشَّيْءَ صَرْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَطَعَهُ Ve kesb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَبَ الرَّجُلُ إِذَا كَسَبَ Ve sütü tulumda çok durdurmakla ekşitmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَبَ الرَّجُلُ إِذَا عَمِلَ الصَّرْبَ Ve habs-i bevl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَبَ الرَّجُلُ إِذَا حَقَنَ الْبَوْلَ Ve maʹsûm semirmek için habs-i hads ettirmek maʹnâsınadır; yukâlu: صَرَبَ فُلاَنٌ إِذَا عَقَدَ بَطْنَ الصَّبِيِّ لِيَسْمَنَ

Vankulu Lugatı - صرب maddesi

اَلْمِصْرَبُ [el-miṡrab] (mîm’in kesri ve râ’nın fethiyle) Şol kaptır ki onda süt ekşitilir, eğlendirmekle; tekûlu: صَرَبْتُ اللَّبَنَ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي فِي الْوَطْبِ إِذَا جَمَعْتَهُ فِيهِ شَيْئًا فَشَيْئًا وَتَرْكْتُهُ لِيَخْمُضَ Ve وَطْبٌ [vaṯb] vâv’ın fethi ve ṯâ-i mühmelenin sükûnuyla şol meşke derler ki onun içine süt korlar. Ve

صَرَبٌ [ṡareb] Bevli habs etmeğe dahi derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı