أَغَرُّ [Eġarr] (fethateynle) ve
غَرُّونُ [Ġarrûn] (ġayn’ın fethiyle) ve
غُرَيْرٌ [Ġureyr] (زُبَيْرٌ [zubeyr] vezninde) Esâmîdendir.
اَلْمَغْرُورُ [el-maġrûr] ve
اَلْغَرِيرُ [el-ġarîr] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Ondan vasflardır, bî-asl ve bâtıl nesne itmâʹıyla firîfte olmuş kimseye denir. Ve
غَرِيرٌ [ġarîr] Bir adamı bir nesneden tahzîr eden kimseye ıtlâk olunur; tekûlu: ḣأَنَا غَرِيرُكَ مِنْهُḢ أَيْ أُحَذِّرُكَ
اَلْغِرُّ [el-ġirr] (ġayn’ın kesriyle) ve
اَلْغَرِيرُ [el-ġarîr] (ġayn’ın fethi ve râ’nın kesri ve meddiyle) Ahvâl tecribe etmeyen kimse, gayr-ı mücerreb maʹnâsına; yukâlu: رَجُلٌ غِرٌّ وَغَرِيرٌ أَيْ لَيْسَ بِمُجَرَّبٍ Kıyâs مُجَرَّبٌ [mucerreb]de râ΄ meksûr olmaktı ve lâkin ʹArab meftûh istiʹmâl edegelmiştir, nitekim bâb-ı bâ’da mürûr etti. Ve
غِرٌّ [ġirr] Kezâlik mü΄ennese dahi sıfat olur. Ve
غَرِيرٌ [ġarîr] Emn üzere olana dahi derler; yukâlu: عَيْشٌ غَرِيرٌ إِذَا كَانَ لَا يُفَزَّعُ أَهْلُهُ Ve
غَرِيرٌ [ġarîr] Aldanmağa muʹayyen olana da derler; yukâlu: أَنَا غَرِيرُكَ مِنْ فُلَانٍ أَيْ لِمَنْ يَأْتِيكَ تَغْتَرُّ بِهِ Ve
غَرِيرٌ [ġarîr] Huluk-ı hasene de ıtlâk olunur.Kaçan bir kimse pîr olsa “أَدْبَرَ غَرِيرُهُ وَأَقْبَلَ هَرِيرُهُ” derler. Ve هَرِيرٌ [herîr] yaramaz huluka derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı