اَلْغَضَفُ [el-ġaḋaf] (fatheteynle) Hindistân’a mahsûs bir şecerdir, bi-ʹaynihi hurmâ ağacına ve yemişi yemişine şebîh olur, lâkin bunun çekirdeği kabuksuz mukaşşer olur ve dibinden tepesine kadar fidanları olur. Ve
غَضَفٌ [ġaḋaf] Masdar olur, hayvânın kulakları salkı ve düşük olmak maʹnâsına; yukâlu: غَضِفَ الْكَلْبُ غَضَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا صَارَ مُسْتَرْخِيَ الْأُذُنِ
اَلْغَضْفُ [el-ġaḋf] (ġayn’ın fethi ve ḋâd’ın sükûnuyla) Çubuğu ufattıktan sonra kesip ayırmamak; tekûlu: غَضَفْتُ الْعُودَ إِذَا كَسَرْتَهُ لَوْمَ تُنْعِمْ كَسْرَهُ Ve
غَضْفٌ [ġaḋf] Kelb kulağın sarkıtmağa dahi derler; yukâlu: غَضَفَ الْكَلْبُ أُذُنَهُ يَغْضِفُهَا غَضْفًا إِذَا أَرْخَاهَا وَكَسَرَهَا
اَلْغَضَفُ [el-ġaḋaf] (fethateynle) Kulakta olan salkılık, istirhâ-i üzün maʹnâsına. Ve
غَضَفٌ [ġaḋaf] Gece karanu olmağa dahi derler; yukâlu: غَضِفَ اللَّيْلُ غَضَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve kelbin kulağı sarkmağa dahi derler; yukâlu: غَضِفَ غَضْفًا مِنَ الْبَابِ الْمَذْكُورِ
اَلْغُضْفُ [el-ġuḋf] (ġayn’ın zammı ve ḋâd’ın sükûnuyla) Cemʹi; yukâlu: كِلَابٌ غُضْفٌ Ve
غُضْفٌ [ġuḋf] Şol boğurtlak kuşuna dahi derler ki siyâh ola, seng-hâre-i siyâh maʹnâsına. Ve
أَغْضَفُ [aġḋaf] Şol oka derler ki yeleği kalın ola, سَهْمٌ غَلِيظُ الرِّيشِ maʹnâsına. Ve bu أَصْمَعُ [aṡmaʹ]ın mukâbilidir ṡâd ve ʹayn-ı mühmeleteynle. Ve
أَغْضَبُ [aġḋab] Karanu geceye de derler. Ve
أَغْضَفُ [aġḋaf] İyi dirliğe dahi derler, عَيْشٌ نَاعِمٌ maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı