ufḵ ~ أُفْقٌ

Kamus-ı Muhit - أفق maddesi

اَلْأَفَقُ [el-efaḵ] (fethateynle) Bir adam kerem yâhûd ʹilm ve maʹrifet yâhûd fesâhat ve belâgat ve sâ΄ir fazîlet cihetinde nihâyet dereceye bâlig olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفِقَ الرَّجُلُ أَفَقًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَلَغَ النِّهَايَةَ فِي الْكَرَمِ أَوْ فِي الْعِلْمِ أَوْ فِي الْفَصَاحَةِ وَجَمِيعِ الْفَضَائِلِ Ve

أَفَقٌ [efaḵ] Yolun yüzüne yaʹnî sâlikin karşı doğrusuna gelen semt ve cihetine denir; cemʹi آفَاقٌ [âfâḵ] gelir; yukâlu: أَفَقُ الطَّرِيقِ أَيْ سَنَنُهُ وَوَجْهُهُ

اَلْأُفْقُ [el-ufḵ] (hemzenin zammıyla) ve

اَلْأُفُقُ [el-ufuḵ] (zammeteynle) Cânib ve nâhiye maʹnâsınadır; cemʹi آفَاقٌ [âfâḵ] gelir hemzenin meddiyle. ʹAlâ-kavlin felekin cevânib ve etrâfından zâhir ve mer΄î olan kıyısına ve eteğine denir. Ve ʹalâ-re΄yin cenûb ve şimâl ve debûr ve sabâ dedikleri riyâh-ı erbaʹın mehebbine denir. Pes kavl-i evvele göre mutlak olur, sânîye ve sâlise göre feleke mahsûs olur. Ve sâlis sânîden ehass olur ki dört kutra mahsûs olur. Bunlara göre ʹumûmda istiʹmâli mecâz olur; yukâlu: مَا فِي الْأُفُقِ سَحَابَةٌ وَهِيَ النَّاحِيَةُ أَوْ مَا ظَهَرَ مِنْ نَوَاحِي الْفَلَكِ أَوْ مَهَبُّ الْجَنُوبِ وَالشَّمَالِ وَالدَّبُورِ وَالصَّبَا Ve büyût-ı aʹrâbın sakftan aşağıya çekilen perdenin ilerisinde vâkiʹ iki düğmenin aralığına da أُفُقٌ [ufuḵ] ıtlâk olunur. Ve

أُفُقٌ [ufuḵ] (zammeteynle) Eşkinlikte ve yüğrüklükte sâ΄ire gâlib olan ata ıtlâk olunur; müzekker ve mü΄ennesine denir; yukâlu: فَرَسٌ أُفُقٌ أَيْ رَائِعٌ

Vankulu Lugatı - أفق maddesi

اَلْآفَاقُ [el-âfâḵ] (hemzenin meddiyle) Cemʹi. Ve

أُفْقٌ [ufḵ] Çâbük ata dahi derler.

اَلْأَفَقُ [el-efaḵ] (fethateynle) Masdardır, zikr olunan maʹnâda; yukâlu: أَفِقَ يَأْفَقُ أَفَقًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا بَلَغَ النِّهَايَةَ فِي الْكَرَمِ Ve

أَفَقٌ [efeḵ] Dibâgatı tamâm olmayan derilere de derler, أَفِيقٌ [efîḵ]ın cemʹidir, أَدِيمٌ [edîm]le أَدَمٌ [edem] gibi ʹalâ-mâ se-yecî΄u.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı