اَلْأَفْنُ [el-efn] (hemzenin fethi ve fâ’nın sükûnuyla ve fethateynle) Cevz çürük olmak maʹnâsınadır; yukâlu: أَفِنَ الْجَوْزُ أَفْنًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا صَارَ أَفِينًا Ve
أَفْنٌ [efn] Bir nebât adıdır ki أَفَانَى [efânâ] dahi denir, سَكَارَى [sekârâ] vezninde; bunu it üzümü dedikleri nebâtla beyân ederler.
اَلْأَفَنُ [el-efen] (fethateynle) Bir kimsenin fikri zaʹîf olmak; yukâlu: أَفِنَ الرَّجُلُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ وَيُقَالُ أَيْضًا أُفِنَ عَلَى الْبِنَاءِ لِلْمَجْهُولِ فَهُوَ مَأْفُونٌ Ve
أَفَنٌ [efen] Nâkanın sütü az olmağa dahi derler; yukâlu: أَفِنَتِ النَّاقَةُ إِذَا قَلَّ لَبَنُهَا
اَلْأَفْنُ [el-efn] (hemzenin fethi ve fâ’nın sükûnuyla) ʹAklı fâsid kılmak; yukâlu: أَفَنَهُ اللهُ يَأْفِنُهُ أَفْنًا فَهُوَ مَأْفُونٌ Ve
أَفْنٌ [efn] Eksilmeğe dahi derler, naks maʹnâsına. Ve
أَفْنٌ [efn] Deve yavrusu anasının memesinde olan sütü cümle içmeğe dahi derler. Ve
أَفْنٌ [efn] Sütü sağan kimse cümle sağmağa dahi derler. Ve
أَفْنٌ [efn] Sütü bilâ-taʹyîn-i vakt sağmağa dahi derler;تَحْيِينٌ [taḩyîn]in mukâbilidir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı