اَلْإِكْبَارُ [el-ikbâr] (hemzenin kesriyle) Bu dahi bir nesneyi ulu görmek ve büyüksenmek maʹnâsınadır; yukâlu: أَكْبَرَ الشَّيْءَ إِذَا رَآهُ كَبِيرًا وَعَظُمَ عِنْدَهُ Ve çocuk tagavvut eylemek müstaʹmeldir; yukâlu: أَكْبَرَ الصَّبِيُّ إِذَا تَغَوَّطَ Ve hatun hayz görmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: أَكْبَرَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا حَاضَتْ Kâle’ş-şârih: وَرُوِيَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ أَنَّهُ قَالَ فِي قَوْلِهِ تَعَالَى ﴿فَلَمَّا رَأَيْنَهُ أَكْبَرْنَهُ﴾ أَيْ حِضْنَ فَإِنْ صَحَّتِ الرِّوَايَةُ فَالْهَاءُ هَاءُ وَقْفَةٍ لاَ هَاءُ كِنَايَةٍ
اَلْإِكْبَارُ [el-ikbâr] (hemzenin kesriyle) Büyük ʹadd etmek; yukâlu: أَكْبَرْتُ الشَّيْءَ إِذَا اسْتَعْظَمْتَهُ Ve
إِكْبَارٌ [ikbâr] Sabî tagavvut etmeğe de derler; yukâlu: أَكْبَرَ الصَّبِيُّ إِذَا تَغَوَّطَ وَهُوَ كِنَايَةٌ Yaʹnî إِكْبَارٌ [ikbâr] lafzı tagavvut tasrîh olunmak için tekellüm olunur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı