اَلْقَحْلُ [el-ḵaḩl] (فَحْلٌ [faḩl] vezninde) ve
اَلْقَحِلُ [el-ḵaḩil] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve
اَلْإِنْقَحْلُ [el-inḵaḩl] (جِرْدَحْلٌ [cirdaḩl] vezninde) Pek pîrlikten gövdesi kuruyup derisi kemiğine yapışmış adama denir. Mütercim der ki إِنْقَحْلٌ kelimesi ki hemze ve nûn’ladır; ʹinde’l-ekser zâ΄idedir. Ve ʹinde’l-baʹz asliyye olmakla vezni جِرْدَحْلٌ [cirdaḩl]dır. Mü΄ellif kavl-i sânîyi iltizâm eyledi, lâkin bu sûrette mahalli fasl-ı hemze olduğu ʹayândır, meger ittirâd-ı zikrîye haml oluna. Ve bu mâdde Şâfiye şerhinde meşrûhtur.
اَلْإِنْقَحْلُ [el-inḵaḩl] (hemzenin kesri ve ḵâf’ın fethi ve nûn’un ve ḩâ’nın sükûnuyla) Zikr olunan şeyh; yukâlu: شَيْخٌ اِنْقَحْلٌ أَيْ مُسِنٌّ جِدًّا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı