اَلتَّكَلُّحُ [et-tekelluḩ] (تَفَعُّلٌ [tefaʹʹul] vezninde) كُلُوحٌ [kulûḩ] maʹnâsınadır; yukâlu: تَكَلَّحَ الرَّجُلُ بِمَعْنَى كَلَحَ Ve tebessüm eylemek maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: تَكَلَّحَ الرَّجُلُ إِذَا تَبَسَّمَ Ve şimşek peyderpey çakmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: تَكَلَّحَ الْبَرْقُ إِذَا تَتَابَعَ
اَلتَّكَلُّحُ [et-tekelluḩ] (fethateynle ve lâm’ın zammı ve teşdîdiyle) Yıldırım birbiri ardınca şakımak; yukâlu: تَكَلَّحَ الْبَرْقُ أَيْ تَتَابَعَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı