اَلْجُسُورُ [el-cusûr] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) ve
اَلْجَسَارَةُ [el-cesâret] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Buğur nâkaya aşmağı terk eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: جَسَرَ الْفَحْلُ جُسُورًا وَجَسَارَةً مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا تَرَكَ الضِّرَابَ Ve bir adam nâfiz ve dilîr olmak maʹnâsınadır ki yürekli olmakla bir nesneden gözünü sakınmayıp ona saldırır olmaktan ʹibârettir; yukâlu: جَسَرَ الرَّجُلُ إِذَا مَضَى وَنَفَذَ Ve katʹ-ı mefâze eylemek yaʹnî beyâbânı köprü gibi geçip gitmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: جَسَرَتِ الرِّكَابُ الْمَفَازَةَ إِذَا عَبَرَتْهَا Ve bir yere köprü kurmak maʹnâsınadır; yukâlu: جَسَرَ الرَّجُلُ إِذَا عَقَدَ جَسْرًا
اَلْجَسَارَةُ [el-cesâret] (cîm’in fethiyle) Cerâ΄et etmek; yukâlu: جَسَرَ عَلَى كَذَا يَجْسُرُ جَسَارَةً مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı