اَلثَّجِرُ [ešamp;-šamp;ecir] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Bu dahi galîz ve ʹarîz şey΄e denir.
اَلثُّجَرُ [ešamp;-šamp;ucer] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Cemâʹat-i müteferrikaya denir; zikr olunan ثُجْرَةٌ [šamp;ucret] in cemʹidir. Ve dipleri kalın ve ʹarîz olan oklara denir.
اَلثَّجْرُ [ešamp;-šamp;ecr] (فَجْرٌ [fecr] vezninde) Bir nesneyi âher nesnenin posasına katmak maʹnâsınadır; yukâlu: ثَجَرَ التَّمْرَ ثَجْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا خَلَطَهُ بِثَجِيرِ الْبُسْرِ أَيْ ثُفْلِهِŞârih der ki Miṡbâḩ’ta اَلثِّجِيرُ ثُفْلُ كُلِّ شَيْءٍ يُعْصَرُ وَهُوَ مُعَرَّبٌ وَقَالَ الْأَصْمَعِيُّ اَلثَّجِيرُ عُصَارَةُ التَّمْرِ وَالْعَامَّةُ تَقُولُ بِالتَّاءِ Ve
ثَجْرٌ [šamp;ecr] Galîz ve ʹarîz olan şey΄e denir; yukâlu: وَرَقٌ ثَجْرٌ أَيْ غَلِيظٌ عَرِيضٌ Ve
ثَجْرٌ [Šecr] Necrân kurbünde bir suyun adıdır, ʹalâ-kavlin Vâdi’l-Ḵurâ ile Şâm beyninde vâkiʹdir.
اَلثَّجْرُ [ešamp;-šamp;ecr] (šamp;â’nın fethi ve cîm’in sükûnuyla) ثَجِيرٌ [šamp;ecîr] halt etmek. Ve fi’l-hadîsi: “لَا تَثْجُرُوا” أَيْ لَا تَخْلِطُوا ثَجِيرَ التَّمْرِ مَعَ غَيْرِهِ فِي النَّبِيذِ”
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı