اَلْمُثُولُ [el-mušamp;ûl] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Ayak üzere dikilip durmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَثَلَ بَيْنَ يَدَيْهِ وَمَثُلَ مُثُولًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَالْخَامِسِ إِذَا قَامَ مُنْتَصِبًا Ve sinip yere yapışmak maʹnâsına olmakla zıdd olur; yukâlu: مَثَلَ الرَّجُلُ إِذَا لَطَأَ بِالْأَرْضِ Ve yerinden ayrılmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَثَلَ فُلَانٌ إِذَا زَالَ عَنْ مَوْضِعِهِ Ve bir nesneyi bir nesneye benzetmek maʹnâsınadır; yukâlu: مَثَلَ فُلَانًا فُلَانًا وَبِفُلَانٍ إِذَا شَبَّهَهُ بِهِ Ve benzemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَثَلَ فُلَانٌ فُلَانًا إِذَا صَارَ مِثْلَهُ
اَلْمُثُولُ [el-mušamp;ûl] (zammeteynle) Bir kimsenin önünde ayak üzere durmak; yukâlu: مَثَلَ بَيْنَ يَدَيْهِ مُثُولًا إِذَا تَنَصَّبَ قَائِمًا Ve
مُثُولٌ [mušamp;ûl] Yere yapışmağa dahi derler; yukâlu: مَثَلَ إِذَا لَطَأَ بِالْأَرْضِ وَهُوَ مِنَ الْأَضْدَادِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı