اَلْمُغَبِّرَةُ [el-muġebbiret] (مُحَدِّثَةٌ [muḩaddišamp;et] vezninde) Şol tâ΄ifeye ıtlâk olunur ki zikrullâhla تَغْبِيرٌ [taġbîr] yaʹnî tehlîl edip ve âvâzelerini kırâ΄ât ve münâcât ve ilâhiyyâtla terdîd ve tercîʹ eder olalar. Nâsı غَابِرَةٌ [ġâbiret] yaʹnî âhirete tergîb eyledikleri için bu ismle tesmiye olundular; zikrullâhla تَغْبِيرٌ [taġbîr] nâsı غَابِرَةٌ [ġâbiret]e teşvîk demektir. Murâd ezkâr-ı cehriyye ile tesbîh ve tehlîl ve mü΄essir âvâz ile Kur΄ân ve kasâ΄id-i naʹtiyye ve ilâhiyyât kırâ΄ât eder olan cemâʹat olacaktır; yukâlu: قَوْمٌ مُغَبِّرَةٌ أَيْ يُغَبِّرُونَ بِذِكْرِ اللهِ أَيْ يُهَلِّلُونَ وَيُرَدِّدُونَ الصَّوْتَ بِالْقِرَاءَةِ وَغَيْرِهَا Zemaḣşerî’nin mezheb ve meşrebi sûfiyyeyi inkâr olmakla Esâs’ta bu ʹibâretle resm eylemiştir: ḣوَيُقَالُ لِلَّذِينَ يَتَنَاشَدُونَ الشِّعْرَ بِالْأَلْحَانِ فَيُطَرِّبُونَ فَيَرْقُصُونَ وَيَرْهَجُونَ الْمُغَبِّرَةَ وَلِتَطْرِيبِهِمُ التَّغْبِيرَḢ Gûyâ ki sâmiʹîni gubâr gibi ber-pây raks ve cünbüş ederler: ḣوَعَنِ الشَّافِعِيِّ أَرَى الزَّنَادِقَةَ وَضَعُوا هَذَا التَّغْبِيرَ لِيَصُدُّوا عَنْ ذِكْرِ اللهِ وَقِرَاءَةِ الْقُرْآنِ وَقِيلَ سُمُّوا مُغَبِّرَةً لِتَزْهِيدِهِمْ فِي الْفَانِيَةِ وَتَرْغِيبِهِمْ فِي الْغَابِرَةِḢ Hülâsası baʹzılar ʹindinde cehren ezkâr eden sûfiyye ve baʹzılar ʹindinde hânende zümresi olacaktır.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı