اَلْمُقْرَبَةُ [el-muḵrebet] (مُكْرَمَةٌ [mukremet] vezninde) Şol soy ve kerîm kısrağa denir ki kemâl-i ʹizzetinden nâşî sâhibi aslâ yanından ayırmayıp dâ΄imâ takrîb ve riʹâyet ve tekrîm eder ola; müzekkerinde مُقْرَبٌ [muḵreb] مُكْرَمٌ [mukrem] vezninde. ʹAlâ-kavlin müzekkere ıtlâk olunmayıp hemân mü΄ennese mahsûstur ki soy ve kahîl olduğu için fürû-mâye olan erkek aşmasın diye sâhibi aslâ yanından ayırmadığı kısrağa ıtlâk olunur. Ve
مُقْرَبَةُ الْإِبِلِ [muḵrebetu’l-ibil] Şol devedir ki rükûb için kolanları çekilip âmâde kılınmış ola; ve minhu hadîsu ʹÖmer: “مَا هَذِهِ اْلإِبِلُ الْمُقْرَبَةُ”Nihâye’de râ’nın kesri ve fethiyle mervî olduğu mersûmdur.
اَلْمَقْرَبَةُ [el-maḵrebet] (mîm’in fethi ve râ’nın harekât-ı selâsıyla) ve
اَلْقُرْبَةُ [el-ḵurbet] (ḵâf’ın zammıyla) ve
اَلْقُرُبَةُ [el-ḵurubet] (zammeteynle) ve
اَلْقُرْبَى [el-ḵurbâ] (بُشْرَى [buşrâ] vezninde) ve
اَلْقَرَابَةُ [el-ḵarâbet] (كَرَامَةٌ [kerâmet] vezninde) Rahim cihetiyle olan yakınlığa mahsûslardır. Şârihin beyânına göre bunlar fi’l-asl masdarlardır, baʹdehu ism olarak istiʹmâl olundular; tekûlu: بَيْنِي وَبَيْنَهُ مَقْرَبَةٌ وَقُرْبَةٌ وَقُرْبَى وَقَرَابَةٌ فَهُوَ قَرِيبِي وَذُو قُرْبَتِي وَذُو قَرَابَتِي وَلاَ تَقُلْ قَرَابَتِي أَيْ بِدُونِ “ذُو”
اَلْقُرْبَى [el-ḵurbâ] (ḵâf’ın zammı ve râ’nın sükûnu ve elifin kasrıyla) ve
اَلْمَقْرُبَةُ [el-maḵrubet] ve
اَلْمَقْرَبَةُ [el-maḵrebet] (mîm’in fethi ve râ’nın zammı ve fethiyle) ve
اَلْقُرْبَةُ [el-ḵurbet] ve
اَلْقُرُبَةُ [el-ḵurubet] ( kezâlik râ’nın sükûnu ve zammıyla) Bi-maʹnâ: اَلْقَرَابَة
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı