en-nutû΄ ~ اَلنُّتُوءُ

Kamus-ı Muhit - النتوء maddesi

النَّتْءُ [en-net΄] (nûn’un fethi ve tâ-yı fevkiyyenin sükûnuyla) ve

النُّتُوءُ [en-nutû΄] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir kimse yukarı domalıp şişip kalkmak maʹnâsınadır ki tümmek ve sövelmek ve domalmak taʹbîr olunur, bedende çıkan sivilce ve çıban ve yerden henüz toprağı silkip çıkmak üzere olan nebât gibi; yukâlu: نَتَأَ الشَّيْءُ نَتْئًا وَنُتُوءًا إِذَا انْتَبَرَ وَانْتَفَخَ وَارْتَفَعَ Ve bir kimse üzere ansızın çıkagelmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَتَأَ عَلَى الْقَوْمِ إِذَا طَلَعَ عَلَيْهِمْ Ve yara şişip kabarmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَتَأَتِ الْقُرْحَةُ إِذَا وَرِمَتْ Ve kız yâ oğlan bâlig olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَتَأَتِ الْجَارِيَةُ إِذَا بَلَغَتْ Ve bir nesne mevziʹinden hurûc eylemek maʹnâsınadır; şöyle ki henüz o mevziʹden munfasıl olmamış ola ki henüz kabarıp kalkmış ola, küçük kız memesi gibi; yukâlu: نَتَأَ الشَّيْءُ إِذَا خَرَجَ مِنْ مَوْضِعِهِ مِنْ غَيْرِ أَنْ يَبِينَ أَيْ يَنْفَصِلَ

Vankulu Lugatı - النتوء maddesi

اَلنَّتْءُ [en-net΄] (nûn’un fethi ve tâ’nın sükûnuyla) ve

اَلنُّتُوءُ [en-nutû΄] (zammeteynle) mürtefiʹ olmak; yukâlu: نَتَأَ مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Fi’l-meseli: “تَحْقِرُهُ وَيَنْتَأُ” أَيْ يَرْتَفِعُ ve

نَتْءٌ [net΄] Bir nesnenin mevziʹinden hurûcuna dahi derler, o mevziʹden ayrılmaksızın. Ve şişmek maʹnâsına da gelir; yukâlu : نَتَأَتِ الْقَرْحَةُ إِذَا وَرِمَتْ Ve bir nesne üzerine çıkagelmeğe dahi derler, نَبْءٌ [neb΄] maʹnâsına; yukâlu: نَتَأْتُ عَلَى الْقَوْمِ أَيْ طَلَعْتُ عَلَيْهِمْ Ve bâlig olup mürtefiʹ olmağa derler; yukâlu: نَتَأَتِ الْجَارِيَةُ إِذَا بَلَغَتْ وَارْتَفَعَتْ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı