اَلْهِرْبِذَى [el-hirbižâ] (hâ’nın ve bâ’nın kesri ve elifin kasrıyla) Salını bulanı edâ ile yürümeğe denir. Ve yengeç gibi yan yan yürümeğe denir; ve minhu yukâlu: عَدَا الْجَمَلُ الْهِرْبِذَى أَيْ فِي شَقٍّ
اَلْهِرْبِذَى [el-hirbižâ] (hâ’nın ve bâ’nın kesriyle ve elifin kasrıyla) Bir cânib üzere yürümek; yukâlu: عَدَا الْجَمَلُ الْهِرْبِذَى أَيْ فِي شِقٍّ Yaʹnî “Bir cânibi üzere yanın yanın seğirtti.” Nitekim bâbu’ḋ-ḋâḋ faṡlu’l-ʹayn’da عَرْضٌ kelimesinin müştakkâtında eyitmiştir: اَلْعِرَضْنَةُ أَنْ يَمْشِيَ مُعَارَضَةً وَيُقَالُ هُوَ يَمْشِي اَلْعِرْضِنَةَ وَيَمْشِي الْعِرَضْنَى بِالْأَلِفِ الْمَقْصُورَةِ إِذَا مَشَى مِشْيَةً فِي شِقٍّ فِيهَا بَغْيٌ مِنْ نَشَاطِهِ Sâhib-i Ṡurâḩ bu makâmda هِرْبِذَى بِالْكَسْرِ مِشْيَةٌ تُشْبِهُ مَشْيَ الْهَرَابِذَةِ demiştir, tetebbuʹ ve te΄emmül oluna.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı