baʹd ~ بَعْدَ

Kamus-ı Muhit - بعد maddesi

بَعْدَ [baʹd] sonra demektir ki قَبْلَ [ḵabl] mukâbilidir. Müfreden zikr olunursa mebnî ve muzâfen zikr olunursa muʹreb olur ve hükmü حُكِىَ مِنْ بَعْدٍ بِالْجَرِّ وَافْعَلْ بَعْدًا بِالنَّصْبِ ve yukâlu: جِئْتُ بَعْدَيْكُمَا أَيْ بَعْدَكُمَا

اَلْبَعَدُ [el-baʹad] (fethateynle) Bu dahi ırak olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَعِدَتِ الدَّارُ بَعَدًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ ضِدُّ قَرُبَتْ Ve helâk olmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَعِدَ الرَّجُلُ بَعَدًا إِذَا هَلَكَ Ve

بَعَدٌ [baʹad] Irak maʹnâsına olur ki mübâlagaten vasf bi’l-masdardır; yukâlu: مَنْزِلٌ بَعَدٌ أَيْ بَعِيدٌ

اَلْبُعْدُ [el-buʹd] (bâ’nın zammı ve ʹayn’ın sükûnuyla) Iraklık maʹnâsına ismdir, قُرْبٌ [ḵurb] mukâbilidir; yukâlu: بَيْنَهُمَا بُعْدٌ أَيْ ضِدُّ قُرْبٍ Ve

بُعْدٌ [buʹd] Masdar olur, ırak olmak maʹnâsına; yukâlu: بَعُدَ الشَّيْءُ بُعْدًا مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ ضِدُّ قَرُبَ Ve mevt maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: بَعُدَ الرَّجُلُ إِذَا مَاتَ Ve ʹArablar bed-duʹâ mevkiʹinde بُعْدًا لَهُ derler, أَبْعَدَهُ اللهُ maʹnâsını irâde ederler ki “Ḩaḵ taʹâlâ o kimseyi bizden baʹîd eylesin, bir dahi ona görmeyelim” demektir, niteki سُحْقًا لَهُ derler. Bu maʹnâda ve bunlarda muhtâr olan masdariyyet üzere mansûb olmaktır. Benû Temîm refʹle بُعْدٌ لَهُ ve سُحْقٌ لَهُ derler. Ve بُعْدٌ [buʹd] ve بِعَادٌ [biʹâd] كِتَابٌ [kitâb] vezninde ki bu dahi masdardır, laʹn ve nefrîn maʹrizinde istiʹmâl olunur ki “hayrdan yâhûd hayâttan baʹîd olsun” demek olur; yukâlu: بُعْدًا لَهُ وَبِعَادًا أَيْ لَعْنًا Ve

بُعْدٌ [buʹd] ve

بُعْدَةٌ [buʹdet] (hâ’yla) Re΄y ve hazm ve fikr-i dürüst maʹnâsına istiʹmâl olunur ki dûr-â-dûr endîşenin lâzımıdır; yukâlu: إِنَّهُ لَذُو بُعْدٍ وَبُعْدَةٍ أَيْ ذُو رَأْيٍ وَحَزْمٍ Ve

بُعْدَةٌ [buʹdet] بُعْدٌ [buʹd] gibi ıraklık maʹnâsına isimdir; tekûlu: بَيْنَنَا بُعْدَةٌ مِنَ الْأَرْضِ وَمِنَ الْقَرَابَةِ

Vankulu Lugatı - بعد maddesi

بَعْدَ [baʹde] Sonra demektir, قَبْلَ [ḵable] kelimesinin mukabilidir. Bunlar iki ismlerdir, muzâf oldukları hînde zarf olurlar. Ve bunlarda asl izâfettir, kaçan ki muzâfun ileyh muhâtabın maʹlûmu olduğu için hazf olunsa zamm üzere mebnî olurlar. Ve binâları zamm üzere olduğunun vechi budur ki ibtidâ-i emrden mebnî oldukları maʹlûm ola, zîrâ iʹrâb hâlinde onlar merfûʹ olur değillerdir ne fâʹil olurlar ve ne hod mubtedâ ve haber olurlar.

اَلْبَعَدُ [el-beʹad] (fethateynle) بَاعِدٌ [bâʹid]in cemʹidir, خَادِمٌ [ḣâdim]le خَدَمٌ [ḣadem] gibi. Ve

بَعَدٌ [beʹad] Helâka dahi derler; yukâlu: بَعِدَ يَبْعَدُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

بَعَدٌ [beʹad] Irak olucu maʹnâsına da gelir; yukâlu: مَا أَنْتَ مِنَّا بِبَعَدٍ وَمَا أَنْتُمْ مِنَّا بِبَعَدٍ يَسْتَوِي فِيهِ الْوَاحِدُ وَالْجَمْعُ Ve bunda mü΄ennes için mahsûs lafz yoktur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı