اَلْمُجُونُ [el-mucûn] (cîm’le قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir nesne pek ve sulb ve galîz olmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَجَنَ الشَّيْءُ مُجُونًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا صَلُبَ وَغَلُظَ Zikri âtî مَاجِنٌ [mâcin] bundan me΄hûzdur. Ve
مُجُونٌ [mucûn] ve
مَجَانَةٌ [mecânet] (أَمَانَةٌ [emânet] vezninde) ve
مُجْنٌ [mucn] (mîm’in zammıyla) Bir kimse kıllet-i hayâdan nâşî kavl ve fiʹlinde bî-bâk ve lâübâlî olmak maʹnâsınadır, gûyâ ki pek yüzlü olmakla aslâ utanıp kayırmaz olur; yukâlu: مَجَنَ الرَّجُلُ مُجُونًا وَمَجَانَةً وَمُجْنًا إِذَا كَانَ لَا يُبَالِي قَوْلًا وَفِعْلًا
اَلْمِجَنُّ [el-micenn] ve
اَلْمِجَنَّةُ [el-micennet] (mîm’lerin kesriyle ve cîm’lerin fethiyle) ve
اَلْجُنَانُ [el-cunân] ve
اَلْجُنَانَةُ [el-cunânet] (cîm’lerin zammıyla) Kalkana denir, تُرْسٌ [turs] maʹnâsına, sâtir olduğu için; ve tekûlu’l-ʹArab: قَلَبَ فُلَانٌ مِجَنَّهُ أَيْ أَسْقَطَ الْحَيَاءَ وَفَعَلَ مَا شَاءَ أَوْ مَلَكَ أَمْرَهُ وَاسْتَبَدَّ بِهِ Yaʹnî “Hayâ΄ ve hicâbı bertaraf edip bî-pervâ dilediğini işler oldu” yâhûd “Zimâm-ı umûru yed-i gayrda iken şimdi hod-be-hod umûrunu kabza-i irâde vü istiklâline aldı” diyecek yerde îrâd olunur. Ve
مِجَنٌّ [micenn] وِشَاحٌ [vişâḩ] maʹnâsınadır ki nisvân-ı ʹArab zînetlerindendir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı