اَلْأَقْوَسُ [el-aḵves] Maʹnâ-yı mezkûrden vasftır; yukâlu: شَيْخٌ أَقْوَسُ أَيِ الْمُنْحَنِي الظَّهْرِ Ve yüksek kumluğa denir ki sırtı kavs şeklinde olur. Ve mihnetli, şiddetli müşkil zamâna ıtlâk olunur; tekûlu: صَادَفْنَا دَهْرًا أَقْوَسَ أَيْ صَعْبًا Ve belde-i baʹîdeye ıtlâk olunur. Bunlar şeyh-i herim gibi mümtedd oldukları mülâhasıyladır. Ve uzun güne ıtlâk olur; yukâlu: يَوْمٌ أَقْوَسُ أَيْ طَوِيلٌ Ve
أقْوَسُ [aḵves] Dâhiyeye ıtlâk olunur, pek şedîdine أَجْنَى أَقْوَسُ [ecnâ aḵves] ıtlâk ederler; أَجْنَى [ecnâ] pek eğri demektir; yukâlu: رَمَاهُ اللهُ بِأَجْنَى أَقْوَسَ أَيْ بِدَاهِيَةٍ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı