اَلْحُبْلَةُ [el-ḩublet] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) Asmaya denir ki كَرْمٌ [kerm] maʹnâsına, ʹalâ-kavlin teveğinden ve omçasından bir kola denir ve fetehâtla câ΄izdir. Ve سَلَمٌ [selem] ve سَيَالٌ [seyâl] ve سَمُرٌ [semur] nâm bâdiye ağaçlarının yemişine denir yâhûd iri meşe ağaçlarının yemişine denir, mugaylân yemişi gibi; cemʹi حُبْلٌ [ḩubl]gelir, قُفْلٌ [ḵufl] vezninde ve حُبَلٌ [ḩubel] gelir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde. Ve
حُبْلَةٌ [ḩublet] Nisvân zînetlerinden bir gûne pîrâye ismidir. Ve bir ot ismidir ki onu dâ΄imâ keler ekl eder.
اَلْحَبْلَةُ [el-ḩablet] (ḩâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnu ile) Kezâlik asma budağı, baʹzı lügat üzere.
اَلْحُبْلَةُ [el-ḩublet] (ḩâ’nın zammı ve bâ’nın sükûnuyla) Bir dikenli ağaç yemişidir. Ve fî hadîsi Saʹd: “لَقَدْ رَأَيْتُنَا مَعَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَمَا لَنَا طَعَامٌ إِلَّا الْحُبْلَةُ وَوَرَقُ السَّمُرِ” Ve سَمُرٌ [semur] berriyyede bir ağacın ismidir. Ve
حُبْلَةٌ [ḩublet] Şol zînete dahi derler ki nisâ tâ΄ifesi takındığı kılâdelerde kılarlar.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı